Pazar, Aralık 1, 2024

info@arttmodernmiami.com

40 günde 12 ülke, Interrail ile nasıl gezdim?

-

|

Herkese yeniden merhaba

Bu kez size tek bir seyahati değil interrail sistemini anlatacağım. Interrail ismini duymuşsunuzdur Sistem size tek bir geçiş bileti alarak belli bir süre zarfında bir daha bilet almaya ihtiyaç duymadan birçok Avrupa şehrinde tren ile dolaşma imkânı sunuyor. Bu bileti kullanmanın bir takım koşulları var. Bazı yerlerde bilet tek başına yeterli olmuyor ayrıca rezervasyon yaptırmanız ve düşük de olsa bir rezervasyon ücreti ödemeniz gerekiyor. Yine de biletleri tek tek almaktan daha ekonomik ve pratik olan bu sistemi gençliğimden beri bilir ve bu şekilde gezmek isterdim ama daha önce nasip olmamıştı. Avrupa’ya defalarca gittiğim halde interrail deneme fırsatını bulamamıştım. Türkiye’de yaşayan iki arkadaşımla beraber Mart ayında 3 haftalık interrail pass almaya karar verdik. Interrail bileti almak için Avrupa şehirlerinden birisinde yaşamak gerekiyor. Onlar Türkiye’de yaşadıkları için rahatlıkla alabildiler. Benim ise Amerika’da yaşıyor olmam ve Avrupa gezisi sırasında Amerikan pasaportu kullanmam nedeniyle interrail değil Eurorail almam gerekiyordu. Pratikte bir fark yoktu. Interrail aplikasyonunu telefonunuza indirmeniz gerekiyor. Hem interrail hem Eurorail bu aplikasyonda yer aldığı için beraber de grup kurup birlikte rezervasyon yapma bu şekilde trende beraber oturma imkânı da sunuyor. Ücretler de aynı. Sadece onlar Euro ben Dolar olarak ödedim. Biletleri Mart ayında aldığımız için indirimden yararlandık. Promosyonun bitmesine bir gün kala alarak 100 Euro civarında kar ettik. Bileti aldıktan sonra bir yıl içinde kullanmanız gerekiyor. Herhangi bir şekilde kullanamazsak paramız yanmasın para iadesi alabilelim diye 20$ civarında bir extra ücret daha ödedik. Bu arada 26 yaşına kadar gençlere ve 60 yaş üstünde olanlara da ekstra yaş indirimleri yapılıyor. Aplikasyonu indirip bilet bilgilerini girseniz bile bileti aktif etmediğiniz sürece biletiniz başlamamış oluyor. Dolayısıyla yolculuğa ne zaman başlarsanız aktivasyon işlemini o zaman yapmanız gerekiyor. Ondan sonraki günlerde sınırsız binme hakkınız oluyor. Bizim aldığımız bilet üç haftalık sınırsız binme hakkı veriyordu. Bunun bir haftalık, iki haftalık, bir aylık olanları da var. Ya da bir aylık alıp sadece 20 gün veya 10 gününde biniş hakkı verenleri de alabilirsiniz. Eğer gittiğiniz şehirlerde uzun kalıyorsanız bu bileti tavsiye ederim. Bizim aldığımız bileti bazı şehirlerde bir günden fazla kaldığımız için kullanamadığımız günler oldu ama bazen yakın kasabalara gidip gelerek bir şekilde yine biletimizi kullanma imkânı da bulduk. İskandinav ülkeleri, Polonya, Romanya, Macaristan ve Bulgaristan’da sıkıntısız kullandık ama Letonya, Estonya ve Litvanya‘da ülkeler arası trende geçmediği için otobüs kullanmak zorunda kaldık. Bu ülkeler interrail sistemine yeni geçtiği için bazı yerlerde kullanamadık ama ülke içinde şehirlerarası kullanabildik.

Yolculuğa çıkmadan önce Facebook’taki interrail grubuna dahil olmak üzere bütün gezgin sitelerinde bileti kullanmakla ilgili bilgi bulmaya çalıştık. Interrail’in kendi sitesi ve yabancı gezi sitelerinde birkaç bilgi bulmakla birlikte maalesef Türk sitelerinde yeterli bilgiye ulaşamadık. Bizim sitelerde daha çok nasıl vize alınır, nasıl uygun kalacak yer bulunur ve ülkelerde nasıl gezilir onunla ilgili bilgiler vardı ama tren sisteminin işleyişi ile ilgili bilgi bulmakta zorlandık. Biraz da onun için bu yazıyı kaleme almak Interrail/Eurorail sistemi ile gezmek isteyenlere ön bilgi vermek istedim. Bu sistemde genelde elinizde kâğıt bir bilet yok. Bileti kontrol memurlarına telefonunuzdaki aplikasyondan gösteriyorsunuz. O nedenle telefonunuzun pilini idareli kullanın. Bütün trenlerde şarj için prizler olsa da pil sorununu çok yaşadık. Malum telefonlar artık birçok şey için kullanılıyor. Film, fotoğraf çektik. Navigasyon olarak kullandık. Gittiğimiz yerle ilgili bilgileri internette aradık. Dolayısıyla telefonumuzun şarjı normalden daha çabuk bitmeye başladı ve akşam trene binerken şarjımız biterse bileti gösteremezsek diye biraz stres yaşadık. Çünkü kontrolör bilete elinizdeki telefondan bakıyor. Trene binmeden önce telefondaki aplikasyonda gideceğiniz yere rezervasyon yapmanız gerekiyor. Rezervasyon gerektirmeyen trenlerde ayrı bir ücret ödemenize gerek yok ama kontrolör geldiğinde o trende doğru destinasyonu girdiğinizi görmek istiyor bilet tek başına gösterildiğinde işe yaramıyor. Çünkü çoğunlukla ellerindeki barkod okuyucu ile kontrol yapıyorlar. Ben pasaport kontrolü olur diye Eurorail aldım ama kimliklere pek bakmıyorlar. Bazı yerlerde indirimli bilet alanlara yaş kontrolü için kimlik soruyorlar. Malum sınırlar da kalktı. Örneğin İsveç’ten Norveç’e geçtiğinizi anlamıyorsunuz bile. Dolayısıyla tekrar pasaport kontrolü olmuyor sadece Polonya, Romanya, Bulgaristan gibi ülkelere girerken pasaport kontrollerinden geçtik. Polonya ve Romanya’da da pasaport görevlileri trenlere girip oturduğumuz yerde kontrol ettiği için sıkıntı olmadı. Sadece Bulgaristan’ın girişi, çıkışı ve Türkiye girişinde tren dışına çıkarak sıraya girmeniz ve pasaport kontrolünü polis kontrol noktasında yaptırmanız gerekiyor.

Interrail biletiniz varsa gişelere bilet kuyruğuna girmenize ya da online bilet almaya çalışmanıza gerek yok. Çok basit bir işlemle aplikasyonda rezervasyonunuzu yapıp trene binebiliyorsunuz ama bazı yerlerde aplikasyonu kabul etmiyorlar ve kâğıt bilet görmek istiyorlar o zaman ya gişeden alıyorsunuz ya da önceden ısmarlamanız ve adresinize gelmesi gerekiyor. Özellikle gece trenlerinde rezervasyon şart oluyor. Gündüz trenlerinde rezervasyon yapmadığımızda oturacak yer yoksa yemek vagonunda ya da kompartımanların arasındaki boşluklarda vakit geçiriyorduk. Çünkü extra ücret ödeyip rezervasyon yaparak yer almadığınız zaman koltuğun sahibi gelip sizi yerinizden kaldırabiliyor. Bedava rezervasyon yer hakkı vermiyor. Koltuk numaranız olmuyor. Trene binebilir boş bulduğunuz yere oturabilirsiniz ama o yeri satın alan gelirse kalkmanız lazım. Yer rezervasyonunuz yoksa dolaşıp duruyorsunuz. Bu bir, iki saat süren yolculuklarda mümkün olabiliyor. Biz genelde yer alamadığımızda yemek vagonuna gidip çay, çorba ya da kahve alarak oturmayı tercih ettik. Bunu keşfeden sadece biz değildik. Başka yolcular da vardı. O nedenle sürekli yemek yemeyenlerin masaları işgal etmemesi uyarısı yapılıyordu. Zaten bu yöntem sadece kısa yolculuklarda ve yemek vagonu varsa mümkün. Uzun yolculuklarda aplikasyonda rezerve mecburiyeti çıkıyor. Bu tip trenlerde yer numaranız yoksa trene binemezsiniz. Interrailiniz de olsa böyle durumlarda 7-8 Euro civarında extra bir rezervasyon ücreti ödeyerek koltuk numarası almanız gerekiyor. Arkadaşlarım Oslo-Bergen için yer numarası aldığında ben rezervasyon bulamadığım için çok moralim bozulmuştu. Üstelik yolculuğa daha 2 hafta vardı ve yer yoktu. Uçak, otobüs gibi başka seçeneklere bakmaya başlamıştım. Çünkü biliyordum ki o trene rezervasyonsuz binemem. Bir yer numaram olması lazım. Yataklı vagonlarda da yer kalmamıştı. Yoksa yatak farkı ödeyerek de trene biniyorsunuz. Sonunda herhalde birisi iptal etti ki Oslo-Bergen arası koltuk rezervasyonu buldum. Hemen ısmarladım ama biletler Hollanda’dan postalandığı ve gümrükte çok beklediği için bana gelmesi iki hafta sürdü. Yani az daha bileti kullanamayacaktım. Neyse ki tam yola çıkacağım gün posta kutusunda kâğıt biletimi gördüm ve çok sevindim. Maalesef Norveç bu konuda hala geleneksel yöntemleri uyguluyor ve kâğıt bilet istiyor. Aynı şekilde arkadaşlarım da Türkiye’ye gelmesi yetişmez diye düşünüp iki kere rezervasyon yaptılar. Bir arkadaşımızın oğlu Hollanda’da yaşıyordu. Hollanda’da ki adrese yolladığımız rezervasyonlar çok çabuk elimize geçti. Bir sürü de posta ücreti ödedik.

Stawanger -Oslo ve Oslo-Stockholm biletlerinde de önceden rezervasyon yaptırmamız gerekiyordu. Norveç içinde kullandığımız bilet yine posta ile geldi. Stokholm‘e gidişte İsveç trenini kullandığımız için rahat ettik. Ayrıca posta ücreti ödememize gerek kalmadı. Email’imize yolladıkları bileti kendimiz bastık. Norveç’te rezervasyon gerektiren yerlerde hala biletin kâğıt olmasına çok şaşırdık. Ayrıca dünyanın en güzel tren yollarından biri seçilen Flamsbana’da interrail geçmediği için ayrı bilet aldık. Yolculuğun başlama yeri olan Myrdal’a Bergen’den interrail biletimizi kullanarak gidip daha sonra hakikaten dünyanın en güzel tren yollarından biri olan Flam hattına bindik.

40 günde 12 ülke gezdiğimiz seyahatimiz boyunca Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan ülkelerini gezip Kopenhag’da başladığımız geziyi İstanbul’da bitirdik. Trenle seyahat etmek zevkli fakat bir o kadar da yorucu oldu. Birkaç şehirde bir geceden fazla kalsak da genelde her gün başka bir şehre gittik. Elimizde valizlerle tren istasyonundan otele gitmek, otelden tren ya da otobüs istasyonuna gitmek ve gün içinde saatlerce yürüyerek dolaşmak bayağı yorucu oluyordu. Yolculuğun Kopenhag’da başlayıp Helsinki’ye kadar olan bölümünü önceden planlamıştık. Otel ve tren rezervasyonları, gezilecek yerlerin listeleri ve bilgileri önceden hazırlandığı için bu parkurda fazla zorlanmadık. Sonrasında gün içinde planlama ve rezervasyon için zaman ayırıp uğraşmak biraz zor oldu. Gideceğimiz yerle ilgili bilgileri de seyahat sırasında internetten okuyor ve gezilecek yerler listesi yapıyorduk. Stockholm, Helsinki arası kullandığımız feribot cruise gibiydi. Gece gemide eğlenceler ile coştuk. Kamarada uyuduk. Helsinki‘den Estonya‘ya geçerken de feribot kullandık. Baltık ülkelerinde otobüse de bindik. Bu yolculukta uçak, gemi ve otobüse binsek de ağırlıklı olarak tren kullandık. Interrail biletimiz üç hafta sonra bitince tren biletlerini tek tek almak daha pahalıya mal oldu. Interrail sisteminin kıymetini o zaman daha iyi anladık. Bu gezi sırasında gittiğimiz ülkelerdeki izlenimlerimi sizlere gelecek yazılarımda anlatacağım. Interrail ile ilgili merak ettiğiniz soruları yorumlar bölümünde yazarsanız cevaplamak isterim. Avrupa’da tren yolculuğu hem ekonomik hem de kolay. Ayrıca yol boyunca çok güzel manzaralar da görüyorsunuz. Trenlerde çocuklarıyla, evcil hayvanlarıyla seyahat edenler için ayrı kompartımanlar olduğu gibi sessiz kompartıman denilen ve her türlü gürültünün yasak olduğu sessiz sakin huzur içinde gidebileceğiniz bölümler de var. Bu gibi nedenlerle sizlere Avrupa’da gezmek için en uygun ve en keyifli sistem olarak interrail yolculuğunu tavsiye ederim.

Gezgin Dostunuz Canan

Share this article

Recent posts

spot_img

Popular categories

spot_img

1 Yorum

  1. Aydınlatıcı ve güzel bir yazı olmuş Canancım. Hayalim olan bir gezi umarım ben de yapabilirim buradan aldığım bilgilerle çok kolay olacak.Kalemine sağlık…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz