Çocukken huzurlu ve sakindik; yaş aldıkça bu huzur yerini stres, kaygı ve hayatın koşuşturmasına bıraktı. Huzuru ve dinginliği dışarılarda aramaya başladık, oysaki o aslında biziz… Nedense biz huzuru dış dünyanın sunduğu nesnelerde, olaylarda arayıp, mutluluğun anlık bir tepkime olduğunu ve dışarıdan başkaları tarafından bize verilebilecek bir şey olduğuna inanıyoruz.
Şimdi birkaç dakika düşünelim; hiç kendiniz ile baş başa kalıp, sessizce beden hareketleri ile vücudunuzu rahatlatıp, oturma pozisyonunda düşüncelerinizi izlediniz mi ya da nefes alıp verirken şükrettiniz mi?
Tüm bunlardan bu kadar uzakken, bir anda bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine “kendimle” yani YOGA ile tanıştım. Algılarımdan, tepkilerimden, hele ki bedenimi tanıdığımı sanarken aslında tanımadığımı ve zaman içinde bir şeylerin yani düşüncelerimin değiştiğini fark ettim. İlk ders hiçbir şey anlamadığınızı düşünebilirsiniz fakat zaman içinde eğer biraz da sabırlıysanız, kendinizi tümden akış içinde bulup yeniden doğmaya başlıyorsunuz.
Maalesef kendimizi tam olarak tanımıyoruz ne bedenimizi ne ruhumuzu ne de zihnimizi. Yoga, işte bu üç kelimeyi (beden-zihin-ruh) aynı hizaya getirip sizi dengelemeye başlıyor. Zaten yoganın sözlük anlamı; bağlamak-birleştirmek demektir. Eski yoga metinlerinde, yoga “akıl üzerinde hakimiyetin sağlanması” olarak anlatılmıştır
“Yoga kim olduğun konusunda merak duymak için harika bir fırsattır.”
– Jason Crandell
Yoga binlerce yıldır yapıldığı halde, birçok kişi hala onun ne olduğunu tam olarak bilmiyor. Yoga, kökeni Hindistan’a dayanan, bedeni güçlendirip, zihni odaklayarak sakinleştiren kadim bir daldır. Tanımı o kadar basit görünse de içeriği çok güçlüdür. Başlıca yararları; otonom sinir sistemimizi dengeliyor, bedenimizi-kişiliğimizi-ruhsal durumumuzu daha iyi tanıyıp, anlayıp ona göre dış dünyada daha az zararla yaşamamızı sağlıyor, özgüven ve insan ilişkilerindeki iletişim her zamankinden daha güçlü oluyor ve tabii ki son olarak esneklik, denge gücü sağlıyor.
“Yoga %99 pratik %1 teoridir.”
–Sri Krishna Pattabhi Jois
Yoganın tüm dünyada bu kadar popüler bir hale gelmesinin temel nedeni, herkesin ihtiyacına cevap verebilecek olması ve herkesin yogayı hayatına bir şekilde katabilmesidir. Bu süreçte doktorların bile yönlendirmesi ile başlayan kişiler, yüksek tempolu spor yapan sporcuların esneklik ve dinlenmek için tercih etmeleri, anksiyete ya da mental olarak rahatsızlık yaşayan kişilerin kendilerini daha iyi anlayacak ve sakinleştirebilecek bir alan bulması için sistematik çözümler üretebilmesidir.
Günümüzde çok faklı yoga akımları vardır. Sizin için en uygununu birkaç derse katılarak, bulabilirsiniz. Genel olarak yoganın en önemli özelliği, dıştan gelen ağırlıklarla ya da yardımcı araçlarla değil, bedenin kendi ağırlığıyla çalışır.
Yoga duruşları yaşlanmaya ve yerçekimine karşı durma özelliğine sahiptir. “Omurganız kadar yaşlısınız.” sözü kesinlikle doğrudur. Düzenli uygulanarak omurganın esnek ve sağlıklı kalmasını sağlar. Yaş ilerledikçe düşmeyi engellemek için gerekli bedensel koordinasyon ve denge geliştirir, nefesler ile bol oksijen alımı sağlanır.
“Yoga pratiği size yaşa meydan okuyan bir enerji verir.”
–Tao Porchon Lynch.
Her gün herkesin zihninden 50.000 ile 70.000 arasında düşünce geçer ve bu düşüncelerimizin birçoğu negatif, birçoğu bir önceki gün aklınızdan geçenlerin aynısıdır. Yeni düşüncelerin oluşabilmesi için, önce eski düşüncelerimizi anlayıp, kabul edip, temizlememiz gerekir ki yenilerine yer açabilelim.
Yoga ile başla gevşet tüm bedenini, organlarını, kaslarını sonra zihnini dinle, ruhunla bütünleştir….
Eğer gerçekten yogaya başlamak istiyorsanız yılmadan sizin için en doğru eğitmeni bulana kadar deneyin. Yolunuz ışık olsun!
Melis GENCE
instagram: @melispurelife