Depresyon, tüm ülkelerde %4-7,1 sıklıkla görülen, biyolojik ve çevresel faktörlerle ilişkili, yineleyici ya da kronik olabilen ruhsal bir hastalıktır. Depresyon kişinin üretkenliğinden, sosyal hayatına kadar her alanda etkili olur ve fiziksel sağlığı olumsuz yönde etkiler. Cinsiyet, sosyoekonomik durum, genetik faktörler, sosyal destek, alkol ve ilaç kullanımı, tıbbi hastalıklar, inflamasyon ve beslenme düzeni depresyon riskinde artışa sebep olabilir.
Aslında besinler ve depresyon arasında çift yönlü bir ilişki vardır. Duygu durumu bireylerin hangi besini tüketeceğini etkileyebileceği gibi tüketilen besinler de duygu durumunu etkileyebilir. Depresyon planlı olmayan bir şekilde vücut ağırlığında artışa veya azalmaya sebep olabilir. Yapılan çalışmalarda beslenme ile psikiyatrik bozukluklar arasındaki en güçlü ilişki depresyon riskinde bulunmuştur.
Depresyonla obezite arasında karşılıklı bir etkileşim söz konusudur. Obezitenin, klinik olarak tanı konulan depresyon riskini arttırdığı ve depresyonun da obezitenin gelişimi için etken olduğu yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Özellikle depresyona yatkın olan kişilerin beden kitle indeksi ve bel çevresi değerleri depresyona yatkın olmayanlara göre daha fazladır.
Özellikle rafine şeker içeren, işlenmiş, kızartılmış, tatlandırıcılı, yüksek yağlı, hamurlu gıdaların, fazla miktarda tüketimi depresyon riskini arttırdığı; öte yandan Japon diyeti (meyve, soya ürünleri, sebzeler, yeşil çay) veya Akdeniz diyeti ya da yüksek miktarda zeytinyağı, balık, meyve, sebze, kuruyemiş, baklagiller, kümes hayvanları, süt ürünleri, işlenmemiş et içeren diğer sağlıklı diyetler gibi sağlıklı besinler depresyon riskiyle ters orantılı olduğu yapılan çalışmalarda gösterilmiştir.
Psikiyatrik bozuklukları olan hastaların serum folik asit düzeylerinin incelendiği 20 farklı çalışmanın sonuçları psikiyatrik olguların 1/3’ünün düşük veya yetersiz folat seviyelerine sahip olduklarını göstermiştir. Folat yetersizliği antidepresanların etkinliğini azaltır. Özellikle yaşlı bireylerde yüksek serum folat seviyesi bireylerin tedaviye daha iyi cevap vermesini sağlar.
Omega – 3 (n-3) yağ asitlerinin yetersiz alımının depresyon gelişiminde önemli rol oynar ve eksikliği depresyon riskini arttırır. EPA ve DHA olarak bildiğimiz n-3 yağ asitleri sinir hücresi zarının önemli bir elemanıdır. Yetersizliği hücre zarı yapısında değişikliklere neden olur ve serotonin salınımına ve hücre içine alımına olumsuz etki eder. Yapılan çalışmalar sonucunda depresif bireylere n-3 takviyesi yapılması ile semptomların azaltılmasının mümkün olabileceği gösterilmiştir.
B 12 vitamini eksikliğinin depresif hastalarda sıklıkla görüldüğü yapılan çalışmalarda gösterilmiştir.
Çinko yetersizliği görülen yetişkin bireylerde daha sık depresyon görüldüğü saptanmıştır. Magnezyum ve çinkonun antidepresan kullanan bireylerde takviye olarak kullanılmasının antidepresan etkisini desteklediği belirlenmiştir.
Depresyon sırasında besin alımının azalması, fiziksel hareketsizlik ve antidepresanlar nedeniyle konstipasyon oluşabilir. Bu nedenle bol su, bol lifli sebze, probiyotikli besinlerin tüketimine özen gösterilmesi çok önemli.
Bağırsak mikrobiyotasının; beyin ile kurduğu etkileşim, bakterilerin salgıları ve inflamasyon durumunda oluşan değişiklikler üzerinden depresyon ile ilişkili olabileceği konuyla ilgili yapılan çalışmalarda gösterilmiştir.
Beslenme, mikrobiyota dengesi ve depresyon üzerinde önemli bir yer tutmasından dolayı, zihin ve bağırsak sağlığı için dikkat edilmesi gereken bir konudur.
- Akdeniz diyeti gibi sağlıklı diyet yaklaşımlarını benimsemek,
- Beslenmede antioksidan ve antiinflamatuar besin içeriklerine yer vermek,
- Beslenmede dengeyi ve çeşitliliği sağlamak
- Gerektiğinde hekim önerisi ile probiyotik ve eksik besin ögelerinin takviyelerini kullanmak, Sağlıksız diyet yaklaşımlarından kaçınmak,
- Fazla ağırlık kazanımını önlemek,
Beslenme ve depresyon ile ilişkili mekanizmalar üzerinde olumlu etkiler gösterir.
Esra Toktay
Diyetisyen
Mail : dytesratoktay@gmail.com
Instagram : @uzmandiyetisyenesratoktay
Kaynaklar
SAĞLIK & BİLİM 2022: Beslenme-1