
Gün içinde kaç kere otomatik pilottayız?
Elimizi telefona uzatırken “Neden açtım bu uygulamayı?” diye soruyor muyuz?
Ya da alışveriş yaparken, “Gerçekten ihtiyacım var mı?” demeyi hatırlıyor muyuz?

Bilinçli yaşamak sadece fiziksel seçimlerde değil; duygusal, zihinsel ve ruhsal düzlemde de uyanık kalmayı gerektiriyor. Zamanımızı kimlerle geçiriyoruz? Paramızı nelere harcıyoruz? Enerjimizi nereye akıtıyoruz? Bunların her biri birer seçim ve çoğunu farkında olmadan yapıyoruz. Sonra da kendimizi; yorgun, dağılmış ve neden böyle hissettiğini bilemeyen bir halde buluyoruz. Vücudumuzun bize verdiği sinyalleri görmezden geliyoruz, zihnimizin ihtiyaçlarını duymuyoruz ve ruhsal durumumuzu sorgulamıyoruz. Bir an durup bakıldığında, hayatın rüzgârına kapılıp sürüklendiğimizi fark ediyoruz.
Ben bir süredir daha bilinçli bir yaşamı deneyimliyorum. Bu süreç dışarıdan bakıldığında belki küçük değişiklikler gibi görünse de ruhumda büyük bir dönüşüm yaratıyor. Alışveriş yapmadan önce duruyorum ve “Gerçekten ihtiyacım var mı?” sorusunu soruyorum. Bir davete “evet” demeden önce içime soruyorum ve kalbim bana ne söylüyorsa onu dinliyorum. Sosyal medyada zaman geçirirken, kendime “şu an ne hissediyorum?” diye hatırlatıyorum. Zihnimi meşgul eden düşünceleri fark ediyorum. Bedeni, duyguları, hisleri dinliyorum.

Bütün bunlar; yoga pratiğimle derinleşti. Çünkü yoga sadece matın üzerinde bedeninle şekil alman değil; hayatın içinde de şekil bulman. Her nefeste “şimdi” de kalmaya çalışmak, her duruşta bedenin sinyallerini fark etmek, her savunmasız anda zihni gözlemlemek. Yoga, bilinçli seçim yapabilme kasını güçlendiriyor. Zihnin ve bedenin arasındaki iletişimi derinleştiriyor.
Yoga sayesinde, hayatımın her anında daha bilinçli seçimler yapma yeteneğim arttı. Neye evet dediğini, neye hayır diyemediğini, nerede kendinden uzaklaştığını fark ettiriyor. Çoğu zaman, duygusal tepkilerle hareket ettiğimizde kendimizi zor durumda buluyoruz. Ancak farkındalık, bu tepkilerin öncesinde durabilmemizi sağlıyor. Bu duraklama, bize derin bir nefes alma ve yeniden odaklanma fırsatı veriyor.
Bu farkındalık, yaşam kalitesini sessizce dönüştürüyor. Hayır diyebilmek, durabilmek, yalnız kalabilmek, kendine dönüp bakabilmek… Bunların hepsi “kendine sadık kalmak” la ilgili. Bu sadakat, öz benliğinle teması güçlendiriyor ve bu da huzurun ve dengeyi getiriyor. Farkında olarak yaptığın her seçim, seni içsel gücüne daha yakınlaştırıyor.
Azla yetinmek değil bu; gerçeği seçmek. Gerçekten neye ihtiyacımız olduğunu fark etmek. Kalabalıktan değil, anlamdan beslenmek. Tüketmekten değil, temas etmekten büyümek. Tüketim toplumunun dayatmalarına boyun eğmeden, kendi içsel sesimizi duyarak yaşamamız gerektiğini anlamak… Bu, aslında basit bir farkındalıkla başlayabilir.
Bugün hangi seçiminde bilinçliydin? Kime, neye “evet” dedin? Kendin için neyi seçtin? Belki bir bardak suyu özlemle içtin. Belki bedenini dinleyip matın üzerine geçtin. Belki bir düşünceye “artık sana inanmıyorum” dedin. Belki de kalabalığın gürültüsünden uzaklaşıp, bir an kendinle kalmayı seçtin.
Hepsi birer farkındalık. Her farkındalık, seni biraz daha sana yaklaştırır. Ve her seçim, seni daha bütün, daha özgür bir insan yapar. Çünkü bilinçli yaşamak, sadece anı değil, tüm hayatı kucaklamaktır. Bir seçim yapma anı, aslında hayatı şekillendiren en güçlü anlardan biridir. O yüzden her an, yeni bir başlangıçtır. Yeni bir bilinçli seçim yapabilirsin.
Ayten Melis Gence
Instagram @melispurelife
E-Mail a.melisgence@gmail.com