Keyifli bir yaşam yolculuğunun ilk şartı hafif olmakmış, değerli felsefeci Stefana D’Anna’ya göre…
Hafiflemek, dünyanın tozunu üzerinden silkelemek için, ben her zaman sanattan faydalanıyorum. En iyi arkadaşım gibidir, sanatın her alanı; her türlü tekniği dener, tüm neşemi de, umutlarımı da, mutsuzluklarımı da her zaman sanatla ifade ederim. Sanatın her alanı ve özellikle de tuvaller, tüm cömertliği ile yaptıklarımı göğüslemiş, sayesinde her şekilde duygularımı dışa vurmuşumdur 🙂 Tüm koleksiyonlarımın, ayrı hikayesi, ayrı ayrı mottoları vardır. Kendim oluştururken dışavurum yapıyorum, alanlar ise ayrı motivasyon alıyorlar. Birçok geri dönüşüm aldım. Özellikle scarflarla önemli iş görüşmeleri yapan kişiler, bir şekilde motive olarak kendilerini güçlü hissettiklerini ve bu yüzden uğurlu geldiğini söyleyen geri dönüşümler beni oldukça mutlu etti. Amacım da buydu zaten, sanatın terapi yanını koleksiyonlarıma taşıdım. Bunu tek yapan ben değilim tabii… Sanat tarihinde mağara dönemi resimlerinden kısa bir örnek vereyim: Boğa ve insan hiyerogliflerine oldukça yer verilir, mağara dönemi kabartmalarında! Veya Kızılderili isimlerine bakın, hep doğadan isimler verilmiş. Oturan boğa, gökyüzündeki küçük atmaca vs. Burada bu isimleri vererek veya insanlar o dönemlerde, o güçlü ve yırtıcı hayvanların postunu giyerek gücün kendilerine geçtiğini düşünürlermiş. Benim yaptığımda tamamen bu inanca dayanıyor. Bazen “pozitif düşün” diyen gözümüzün önündeki bir ceket veya tişört gerçekten etkileyici olabilir, gülümsetebilir, tüm günü kurtarabilir. Bunu kendine verilmiş bir işaret olarak düşünebilir kişi!
Kişisel gelişime ve dönüşüme de çok inanırım. Hayatın içinde yaşanılan, her zorlu olayda büyük fırsatlar gizli olduğuna inanırım ve bu dönüşümleri geçirmiş olanların yazılarını okurum ve düşlerim:
“Herkes düşleyebilir mi? “diye soruyor bir gazeteci ünlü felsefeci:
Stefano D’Anna: —“Evet, herkes düşleme kapasitesine sahiptir. Ancak çoğu düş değil, kâbus kuruyor. Kendilerine ve sezgilerine güvenmiyor insanlar! Gerçek bir düşleyen, kendisini düşüne adar, çünkü daha görmeden gerçekleşeceğine inanır…”
Çok sevdigim felsefeci Stefano D’Anna’ya ben de bir ek yapayım, hayaller üzerine:
“Hayallerin gerçekçi olmasına gerek yok, sonuna kadar saçmalayabilirsiniz” diyorum ve saçmalama hakkımı kullanarak, aşağıdaki çalışmayı kendim ve evim için yaptım ve kapının girişine, en çok görülecek yere astım 🙂
Niçin mi? Tabii ki baktıkça gülümsemek ve keyif almak için 🙂
Eee yazının başında da yazdığım gibi;
Ben ruh olarak; keyifli bir zaman yolcusuyum.
Siz kendinizi nasıl tanımlarsınız? Haydi, hayal kurun, birkaç dakikalığına…
Keyifli günler, keyifli bir yaşam dilerim.
Gelecek dönem çalışmalarımın bir nevi eskizi bu, yeni seri süper keyifli gelecek 🙂 hem de T- shirt koleksiyonu olarak 🙂
Beni izlemeye devam edin, asıl eğlence şimdi başlıyor 🙂
Bir sonraki yazıya kadar sevgiyle ve mutlulukla kalınız…
Tuğba Yazıcı
Çağdaş Sanatçı
#tugbayazici
Instagram: tugbayaziciofficial
Facebook: Tugba Yazici
www.tugbayazici.com.tr
