Cuma, Kasım 22, 2024

info@arttmodernmiami.com

Gaudi, Sen Ne Yaptın ???

-

|

Ocak ayı olmasına rağmen, hava adeta bir bahar günü gibiydi. Ilık bir esintinin kapladığı hareketli sokaklarına ayak basar basmaz; cezbedildiğim İspanya’nın kültür başkenti Barcelona’daydım nihayet! Otele doğru yol alırken; şehrin düzenli yapısı, hem otantik tarihi binaları hem de renkli atmosferi ile bana göz kırpıyordu, diyerek sizleri de Barselona sokaklarında bir gezintiye çıkartıyorum. Hazırsanız gidelim:

Renkli Park Güell’ in manzaralı patikalarından Barri Gòtic’ in romantik dar sokaklarına; sahil kenarındaki gece kulüplerinden, şehrin düzinelerce kutsal kilisesine ve mimari harikasına kadar, deniz kenarındaki bu şehir, kesinlikle her türden insanı cezbediyor. Maceraperestler, romantik çiftler, eğlence düşkünleri, kültür âşıkları… Ne aradığınıza bağlı olan bu çılgın şehir, eminim ki, herkese aradığını getirecektir. Barcelona’ nın genel havasını tatmak için günler yetmez. O yüzden bir rehber gibi, gideceğim yere ait tüm seyahat yazılarını okumaya çalışırım.
Size de tavsiye ederim.

Barcelona’ nın meşhur, ızgara şeklindeki şehir planı bana, şu soruyu düşündürüyor: Zamanında bu düzeni nasıl kurmuşlar? 1900’ lü yıllardan kalma bu eşsiz mimarinin hikâyesini mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum. Kentleşme bilimini icat eden, “modern şehir” anlayışını değiştiren bir adam; Ildefons Cerdà’ nın çığır açan şehir düzeni bu turizm merkezini ayrıcalıklı kılan, en önemli unsur bence!

Barselona’ da sahil şeridi boyunca yer alan çekici plajı kış mevsiminde bile hareketli! Palmiye ağaçlarının gölgesinde bisikletlerini bırakıp, kumlara örtülerini sermiş, hasır sepetlerindeki atıştırmalıklarla tatlı tatlı siesta (bir İspanyol geleneği olan; öğle yemeğinden sonra yapılan şekerleme, öğle uykusu) yapan kalabalığı görmek çok keyifli! Woody Allen’ın “Barcelona Barcelona” filminin bir sahnesinde gibiyim adeta. ☺ Javier Bardem ve Penelope
Cruz’un karizmatik ve ateşli oyunculukları sahildeki halka geçmiş gibi! ☺ Bu arada o filmi izlemeyen varsa lütfen izlesin. Hatta ben de bir kez daha izleyeyim. ☺ Deniz kenarında yürümeye devam ederken bu hareketli ve kozmopolit şehrin kalbinde yer alan eşsiz bir konuma sahip marinası karşıma çıkınca, tabii ki birkaç fotoğraf karesiyle yetinmedim.  Marinada bulunan Planet Hollywood’u gözden kaçırmam mümkün değildi. Kafenin önünde bulunan gümüş renkli muazzam büyüklükteki balina, hemen dikkatimi çekiyor.

Alışveriş yapmak isteyenlerin oluşturduğu kalabalığı görünce hemen bir Tapas Bar’a girmek İspanya normali bence! Küçük İspanyol mezelerinden oluşan bu renkli tabağı beklerken, tapas’ın ne anlama geldiğini kısaca açıklayayım: Eskiden İspanyollar içkilerinin içine toz, sinek girmesin diye bardakların üzerine tabak koyarlarmış. Daha sonra bu tabakları içkiye yakışan mezelerle doldurmaya başlamışlar. Bu tabaklara da tapas denmiş. Bu küçük bilgiyi bana veren; çarpıcı fırfırlar ile süslü beyaz gömlekli garsona teşekkür ettim tabii…  Kendisi soruma
Antonia Banderas beden dili ve akıcı İngilizcesi ile cevap verdi ve içimden kendisini tebrik ettim. İspanya’da bu kadar akıcı İngilizce bulmak! Güzel bir şey! Muhteşem lezzetli tapas tabağımı hızlıca bitirdikten sonra; meşhur cadde Las Ramblas’ı keşfetmeye çıktım. Oleeeee !!!!

Las Ramblas, şehrin merkezinde uzun ağaçların gölgesinde yer alan popüler bir cadde! Sahil tarafından caddeye giriş yaptığım için ünlü kâşif Kristof Kolomb’ un heykeli karşılıyor beni! İstanbul’daki İstiklal Caddesi gibi araba trafiğine kapalı, sadece yayalara açık, alışveriş mağazalarıyla ve sokak performansçılarıyla eğlencenin merkezi diyebilirim. Ayrıca ünlü açık pazarı La Bouqeria da bu cadde üzerinde bulunmakta! Bir sürü incik cıncık, hediye almak isterseniz mutlaka tavsiye ediyorum! Ben, birkaç seramik obje ile buraya özel “Turron” denilen badem ve baldan yapılan şekerlemelerden aldım ama aslında şehirdeki birçok markette bulunabilir. İspanya’ da çok popüler “Espardenye” denen bir çift espadril alıp koleksiyonuma ekledim.  Tabii ki mavi renk! Bu ünlü caddeyi gezerken anlıyorum ki; aktivitenin çoğu; restoranları, gece kulüpleri, canlı yaya pazarıyla dolu dar sokakları ile Las Ramblas’ın etrafında dönüyor. Yavaş yavaş caddenin kuzey yönüne doğru yürüyerek Katalunya meydanına gidiliyor. Şık bir restoranda akşam yemeği için meşhur deniz mahsullü paella yemeğini tercih edebilirsiniz.
Geceyi ünlü İspanyol içkisi sangria ile de sonlandırabilirsiniz, gecelere de akabilirsiniz. Seyahat eden kişinin planlarına göre değişir.

İspanyolların “bocadillo” denen sandviçlerden alıp kahve eşliğinde pratik bir kahvaltı yapmayı denemelisiniz.

Barcelona denince akla ilk gelen isim ünlü mimar Antoni Gaudí’nin başyapıtlarını gezmek için sabırsızlananları görür gibiyim. Sakin olun, şimdi onu yazıyordum bende.

Gaudí’ nin tasarım harikaları Casa Milà, Casa Batlló, Park Güell ve La Sagrada Familia…

İçlerinde beni en çok etkileyen La Sagrada Familia oldu. Bir an için çocukluğumda deniz kenarında yaptığım kumdan kalelerin dev modeli gibi geldi bana, bu çılgın mimari eser. Fikirlerinizi almak isterim. Siz ne düşünüyorsunuz? Bir zaman makinesi olsaydı kesinlikle dahi mimar Gaudi’ nin yaşadığı çağa gidip bu sürrealist eserleri nasıl yaptığını görmek isterdim.

Barselona’ ya gidip de, Flamenko’yu yazmayan seyahat yazarı olur mu? Düşündüm de, olmaz bence. �� Flamenko dansını izlemek için gidecekseniz, önceden rezervasyon yaptırmanızı öneririm. Sahnede klasik gitar eşliğinde başlayan bu dans, ağıtlar eşliğinde aşk, isyan, acı, ihtiras ve özgürlük duygularını herkesin içine öyle bir işliyor ki etkisinden kurtulmak imkânsız hale geliyor… Gösteriyi izlerken dans figürlerine gizlenmiş öyküleri bulup, ne senaryolar yazılır, ne ilhamlar alınır.

Barselona benim için; Gotik yapılardan Gaudí’ nin modern harikalarına kadar, şehrin dört bir yanındaki büyüleyici binaları, anıtları ve heykelleri ile tekrar gelinesi bir yer. Bu seyahatin ilhamı; ünlü İspanyol yazar Gabriel Garcia Marquez’ in Nobel ödüllü “Yüzyıllık Yalnızlık” kitabındaki bir cümle; “Hiç şaşmaz yüreği, ona karanlıkta yol gösteriyordu.” Yorumu size bırakıyorum. Sizce neden böyle düşündüm?

Yazımın sonunda size neden bir haftalık tatil önerdiğimi anladınız mı? Sonuç olarak, Barselona’ nın sarsılmaz enerjisi ve kültürel unsurları diğer gidilecek yerlerden farklı olarak uçsuz bucaksız bir ruha sahip bence! Ilıman iklimi seyahatimi keyifli kıldığı için ilham perileri bana yeni projemin ilk adımlarını burada attırdı. Romantik komedi tadında yeni bir senaryoya başladım siesta eşliğinde…

Yüzünü Hatırlıyorum ��
Aşk mektuplarını arıyorum,
Altın kumlarda kaybolmuş.
Önce yazılmış,
Ardından gönderilmemiş,
O sofistike prense.
Yelkenlisini sürükleyen asi deniz,
Dalgalarının karıştırıp,
Ay ışığının öptüğü,
Geçmişine bir veda bakışı atarken,
Yüzünü hatırlıyorum.

Geçen yaz günleri süresince…
Kalbinizden güneş ışığı eksik olmasın,
Maviliklerde görüşmek üzere,
Banu Demir
Editör&Şair
Instagram: bluevoyage_blueroute

Share this article

Recent posts

spot_img

Popular categories

spot_img

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz