Frida Kahlo

Ah bu hisler yok mu? Boğmaya çalışıyorsun can yeleği ediniyorlar, havaya fırlatıyorsun paraşütleniyorlar , yakmaya çalışıyorsun yangında ilk kurtarılacaklar kutusuna dalıvermişler. Toprak altına gömeyim diyorsun yılmadan usanmadan tünel kazmışlar.
Bu kadar metanet bu kadar direnç gösterip, illa dönüp dolaşıp yanına geliyorlar. Ben bunu bi kaç sene önce gömmedim mi? diyorsun. Hop hortlak gibi ben geldim halleri. Ayol diyorsun ben bunu en açık denize atmıştım evvelsi ay. Bi şekilde kıyıya çıkmış salkım saçak sırılsıklam kapında. Bir bakıyorsun tanıdık bi ses kafanın içinde. Ee ben bunu en dik uçurumdan atmadım mı. Ne arada kanatlandı da uçmayı öğrendi.

Bunlar ne ara olimpiyat şampiyonu gibi uçup kaçıp yüzüp dönüp dolaşıp benim kapımda zafer çığlıkları atmaya başladılar. Çok büyük iş yapmış gibi bir de övgü bekler bakışlar bir galibiyet küstahlığı. Bensiz yapamayacağını biliyordum edaları.
Demek ki ne demek? Kurtulmaya çalıştığın şeyler kurtulma isteğin ve şeklin boyutunda sana geri döner. Allem eder küllem eder geri gelir. Üstelik ne kadar çok kurtulmak istersen o kadar büyük bir hırs ve cabbarlıkla geri gelirler.

Bazen bunların dönüşüm kutusundan dönüp gelenleri de var. hadi bunu da tamamen yoksay mıyım; bak kıyamadım yine, bari geri dönüşüm kutusuna atayım dediğiniz cinsten duygular. Ya da çöpten kendi başına çıkıp bir şekilde hop kendini geri dönüşüm kutusuna yerleştirmiş kaşla göz arasında. Bir süre sonra yine karşınızda ben bunu bir yerden tanıyorum. mukavvası, plastiği, şişesi farklı belki ama hammaddesi aynı. Aslında bu kadar kıvrak, çevik, survivor hallerine de içten içten bir hayranlık duyuyor insan. benimle inatlaşırsan kaybeden sen olursun diye meydan okumalar.

Demek ki ne demek? Bunlardan atarak, iterek, batırarak kurtulunmuyor. E nasıl kurtulacağız? Yakamızdan düşmeyecekler mi? Yapışıp kalacaklar mı bize?
Misafir ederek. Huzurunuza kabul ederek . Ha kabulleniyim de tepeme binsin. Ha yani sineye çekiyim ha. Hiç çabalamıyım de hepten tepeme çıksın. Arsızlaştıramam ben onları zihniyeti. Halbuki attığın şeyi arsızlaştırırsın. Üstelik kullandığın kaba kuvvet oranında arsızlaşırlar. Güçlenirler, eskisinden daha kuvvetli olarak karşına dikilirler.
Doğada hiç bir şey gereksiz yere yaratılmamıştır. Bir denge bir amaç bir uyum için vardır. Hisler de öyle.

Huzuruna kabul etmek bir nevi aşılanmaktır. Küçük dozlarda kendine uygulayacağın tolere edebileceğin kadarına, dayanabileceğin kadarına aşılanmak. Aşılanırsan korunursun. İnsanları çoğu zaman hislerin kendilerinden çok aaa hala mı burda bu arsız? zihniyeti yorar. Bu kabullenememe hali hissin kendisinden çok daha ağırdır? Ne işleri var bunların burda? Kapıdan kovuyorum bacadan geliyorlar münasebetsizlere bak sen. Yani demek ki yeterince iyi kovamadım. Başarılı olamadım. Nasıl bir taktik uygulayayım da kökünü kazıyayım. Yeni taktik arayışı yeni bir deneme. Ve yanılma. Al sana yine yapamadım. Çünkü özünde yapılamayacak bir şey ile uğraşıp duruyorsun. Gücünü aleyhine kullanıyorsun. Fazlaca çabalıyorsun, fazlaca çırpınıyorsun gücünü lehine kullansana. Aşılaşana kendini. Kendini zorlamaya zorlama. Zorlamamaya zorla. Amerikalıların bir lafı var “less is more”. Yani az daha çoktur. az yaptığınızı sanıp kendinizi dolduruşa getirerek durumun daha da çetrefilleştirebilirsiniz. Bir insanın kendine karşı yaptığı hamaratlığı durdurması sanıldığından daha da zor bir durumdur.

Kurtulmaya çalıştığın şey musallat olurken misafir ettiğin şey yerini bilir. İlk anda bilmese de zamanla öğrenir. Evin kurallarını adabını usullerini yavaş yavaş öğrenmeye başlar. Hem bir dinle. Bir dinlendir. Bir kahve koy. Sor bakalım neden gelmiş. Bir panik yapma. Bir merak et. Otomatikten hayır bunun hemen burdan gitmesi lazım. DERHAL ÇIK DIŞARI!! refleksi ile hareket etme. Bırak kendiliğinden gitsin gideceği varsa. Ağırla ama çok da rahat ettirme. Ooo hoşgelmişsen buyur sofra senin ev senin tepe tepe kullan demen gerekmiyor. Belki bir şeyini unuttu alıp gidecek. Belki bir soluklanacak. Belki özledi. Özleyemez mi? Bir görüp gidecek. Belki bişeyler diyesi var. belki senin birşeyin onda kaldı. Onu bırakıp gidecek. Yakaladım seni diyerek seferberlik ilan etme. Kendini de yorma, onu da başına musallat etme.
Bir de böyle dene….
Aysen Darcan, Psikolog Doktor
2020, New York
aysendarcan.com
dr.aysence @instagram
aysendarcan@hotmail.com


