Perşembe, Ağustos 28, 2025

info@arttmodernmiami.com

Dalgalar Çekilse de, Deniz Hep Orada!

-

|

Kamil ÇAKIR

HAYATIN KARMAŞASI İÇİNDE, KÜÇÜK MUTLULUKLARI HATIRLAMAK BAZEN EN BÜYÜK DEVRİMDİR.

Bir Ege kasabasında plajda…

Selam ArtTmodernmiami’nin hasat ruhları. Ben geldim. Uzun zamandır farklı yazı serileriyle karşınıza çıkıyorum. Umarım siz de yazdıklarımdan keyif almışsınızdır.

Bu ay, iç sesim, sorgulamalarım ve aradığım cevaplar için sizin de onayınızı duymak istediğim bir yazıyla karşınızdayım. Keyifli okumalar!

Şu sıralar Ege’de yaz ayları tüm görkemiyle devam ediyor. Benim için yaz demek: deniz demek, güneş demek, plaj demek. Arkadaşlar, hayatımın içinde bu üçlemeye bayılıyorum.

Bu sene yaz, tüm sıcaklığı ve telaşıyla geldi. Kendimi deniz kıyısında olabilen şanslılardan biri olarak hissediyorum. Elbette her şey kusursuz değil; hayatın paketini olduğu gibi alıyorsun. Sıkıntılardan tamamen arınmış, dertlerden uzak bir sonsuz mutluluk hali yok. Mutluluk zaten süreklilik değil, anlık bir şey. İşte tam da bu yüzden, anın keyfini çıkarmaya çalışıyorum.

O sırada göz ucuyla etrafıma bakıyorum:

Dalgaların sesine karışan kahkahalar… Kumdan kaleler yapan çocuklar… Sıcak rüzgârla gelen güneş kremi kokusu… Köşede kitabına gömülmüş genç bir kız… Yaşlı anne-babasını kollarına girerek yürütmeye çalışan bir evlat…

Böylesi anlar insana, sanki dünya sadece buradan ibaretmiş gibi gelir. Oysa aynı gökyüzünün altında çok başka gerçeklerde yaşanıyor.

Şöyle ki: Bir kıtada ormanlar yanarken, başka bir yerde savaş sirenleri susmayabiliyor. Haber akışları, politikacıların bitmeyen didişmeleri, hak arayan insanların çığlıkları… Bazen sahildeki dalgaların sesinden daha gürültülü geliyor. Sosyal medya ve teknolojinin hızı, hem hissizleştiriyor hem de ruhumuzun nefes alacak alanını daraltıyor. Dünya dönüyor, ama biz çoğu zaman kendi içimizde savruluyoruz.

Huzur, güven, aşk… Bizim için bir zamanlar hayatın en sıradan parçalarıydı belki. Şimdi ise çoğu insan için lüks. Gelecek kaygısı, yalnızlık ve belirsizlik arasında unutulan o basit güzellikler… Hep nostaljik olma hali, eski parçaları tekrar tekrar dinlemek, eski fotoğrafları ortaya çıkarmak, sesini unuttuğumuz eski dostları ve yaşadığımız o güzel anıları tekrar yaşama isteği… Ben şu sıralar bu gelgitleri çok yaşıyorum.

Herkeste şu serzeniş var:

Ah ya! Ne kadar güzel eğlenmiştik, o partiyi hatırlıyor musun?

O kızı hatırlıyor musun?

Yaaa… Muhteşem bir filmdi! Unutamıyorum.

O olağanüstü mekân hâlâ aklımda…

Of, çok çok harika zamanlar yaşadık, değil mi?

Birbirimizin gözlerinde hâlâ o eskiden kalan bir ışık var. Belki de asıl mesele, o ışığı çoğaltmak. Daha sık birbirimize hatırlatmak. İyi zamanları; sosyal ilişkilerin sanal bir âlemde yürütülmediği, savaşların olmadığı, insanların birlik olabildiği, romantizmin doruklarda olduğu, aşk üzerine şarkıların, şiirlerin, romanların yazıldığı ve insan olmanın vicdan, emek ve erdem gerektirdiği o muhteşem zamanları…

İnsanlık bir süredir kaybolmuşluk, hafıza kaybı ve umutsuzluk sarmalında! Irkçılık ve faşizmin yükseldiği bu tuhaf zamanlarda, yapabileceklerimiz ve unutmamız gerekenler üzerine daha sık düşünmeliyiz sanki. Siz ne düşünüyorsunuz?

Ben bunları düşünürken plajda satıcılar ekmek parası peşindeler. Sağa sola sesleniyorlar; kimisi haşlanmış mısır, kimisi midye, kimisi soğuk içecek satma telaşında.

Bebeğini ilk kez denizle buluşturan annenin yüzündeki mutluluk, güneş kremini partnerinin sırtına süren erkeğin yaptığı işe fazlaca kendini kaptırması, plajdaki gençlerin tanışabilecekleri kızları bulmak için sahili arşınlaması ya da benim açlıktan zor durmam… Tüm bunlar, dünyanın içinde bulunduğu ruh hâlinden bağımsız olarak yaşanıyor. Yani aslında hayatın olağan akışı olduğu gibi devam ediyor.

Gözüm o sırada denize kaydı. Birde baktım, dalgalar çekiliyor, güneş yavaşça batıyor. Denizin tuzu ve kumun sıcaklığı hâlâ tenimde. Dedim ki: belki de hayatta kalmak sadece büyük krizlere direnmek değil; küçük mutlulukları yeniden hatırlamak. Çünkü dünya aynı hızla dönmeye devam edecek; krizler, savaşlar, belirsizlikler eksilmeyecek. Ama biz, kalbimizin ritmini unutmadan birbirimize dokunabilirsek, hayat yine anlamını bulacak. Çünkü dalgalar çekilse bile deniz hep orada… Tıpkı bizdeki sevgi gibi.,,

Mutluluk aslında düşündüğümüzden çok daha basit: sevdiklerimizle yan yana olmak, küçük şeyleri fark etmek, derin bir nefes almak. Belki geleceğe dair tüm soruların cevabı da burada gizli:

Sevebiliyor muyuz?

Güneş ufka yaklaşırken plaj yavaş yavaş boşalıyor. Ben de her yazlıkçı gibi eşyalarımı toplamaya başlıyorum. Gün, ne kadar da hızlı geçti!

Son olarak şunu düşündüm:

Kumlarda bıraktığımız izler silinse de içimizde kalan huzur bizimle eve geliyor. Belki de gerçek yolculuk, geleceği tahmin etmek değil; birbirimize tutunarak eve dönebilmek…

Hoşçakalın!

Kamil Çakır

Sanatçı – Tasarımcı

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz
Captcha verification failed!
Captcha kullanıcı puanı başarısız oldu. lütfen bizimle iletişime geçin!
Önceki İçerik

Share this article

Recent posts

spot_img

Popular categories

spot_img