Listeler vardır; ölmeden önce yapılması gereken şeyler, görülmesi gereken yerler gibi. İşte Montecatini de ölmeden önce mutlaka görmeniz gereken yerlerden biri! “İyi de, Montecatini tam olarak nerede?” dediğinizi duyar gibiyim. Montecatini, İtalya’nın Toskana bölgesinde yer alan gizli bir cennet! Önceden uyarayım, bu yazı yüksek doz huzur içerir. ☺
Floransa’dan otobüsle yaklaşık bir saat süren yolculuğum süresince, yeşilin her tonunu selamlayarak, şifanın merkezi Montecatini Terme’de otobüsten indim. Bu ufak ama şirin kasaba için akla ilk gelen, termal suları ve spa merkezi olmasıydı, ama bunlarla sınırlı değildi tabii ki… Gelin hep beraber keşfedelim!
Baktıkça huzur veren kartpostallar vardır; Akdeniz ruhuna sahip, yaşamdan keyif almasını bilen insanların da içinde olduğu… İşte sakinliğin gizli adresi Montecatini’de tam olarak hissedilen bu! Popüler restoranların, tiyatro ve gece kulüplerinin hareketliliğinin yanı sıra dinginliğin de hissedildiği çok özel bir seyahat rotası bence! Konaklayacağım tarihi yapıdaki otele girerken, gözüme ilk çarpan, buraya gelen turistlerin yaş ortalamasının oldukça yüksek olması! Sanırım hepsi gençleşmeye gelmiş! ☺
Resepsiyon’dan aldığım tavsiye doğrultusunda, bölgeyi ziyaret edenlerin ilk olarak tercih ettiği aktivite, füniküler ile bölgeyi gezmekmiş. Füniküler, bir çeşit mini gezi treni. Otantik bir görüntüye sahip, sadece iki vagonu olan bu kırmızı boyalı tren beni özgürlüğüme kavuşturuyor yeniden. ☺
Manzaranın keyfini doyasıya çıkarıp, adeta doğayla kucaklaşıyorum. Alto Kalesine doğru yol alırken, o kadar çok otantik çeşme çarpıyor ki gözüme, hangisine bakacağımı şaşırıyorum. Montecatini Terme’de çeşmeler gerçek birer şaheserler! Elimdeki broşürden öğreniyorum ki; en önemlileri, tren istasyonunun önündeki meydanda bulunan Mazzoni Çeşmesi, Piazza del Popolo’daki Guidotti Çeşmesi ve Piazza Giusti’deki kaplıcaları çevreleyen Shingu Çeşmesiymiş! Acaba burada da Roma’da olduğu gibi tersten para fırlatıp dilekte bulunuluyor mu? ☺ Bir denesem fena olmaz!
Montecatini Alto Kalesi’ne yolculuk sadece 10 dakika sürüyor! Montecatini Terme’yi tepeden seyretmenin keyfini çıkarıyorum herkes gibi! Montecatini Alto, tıpkı Montecatini Terme gibi, güçlü Florentine Medici ailesiyle bağlantıları olan bir yer, o yüzden özellikle tarih severler için burası “mutlaka ziyaret edilmeli!” Bağlantının ne olduğunu merak ediyorsanız, Medici Hanedanı’nın hikâyesine bir göz atın derim!
Montecatini Alto için bir tavsiyem daha var size. Yerel mutfağın tadını çıkarmak için Piazza Giuseppe Giusti’de mola verip kendinizi mutlaka ödüllendirin ve sonrasında el yapımı ürünler, yiyecekler ve hediyelik eşyalar satan küçük butik dükkânlara da uğramayı ihmal etmeyin!
Bu kısa turdan sonra çok özel şarapların üretildiği bir çiftliğe geliyorum. Meşhur Sangiovese üzümlerinden yapılan enfes şaraplar kesinlikle denenmeli! Yapım sürecini anlatan tipik bir İtalyan erkeği, kalabalık grubun karşısında adeta şov yapıyor! Herkesi etkisi altına almayı başarıyor ki, satış kuyruğu oluşuyor sunum sonunda. ☺
Montecatini Terme’de biraz alışveriş yapma vakti! İtalyanların dünya çapında stilleriyle ünlü olduğunu herkes bilir! Belki de nedeni, İtalya’nın Gucci, Armani, Prada, Versace, Roberto Cavalli, Fendi gibi ikonik markaların anavatanı olması. Liste saymakla bitmez! Kasabanın kıvrımlı sokaklarında kaybolup ilginç yerel dükkânların vitrinleri görülmeye değer! Bu arada hediyelik eşya alışverişi yapmak isterseniz, Via Pierto Grocco caddesi tam size göre. Not edin lütfen! ☺ Buzdolabı mıknatıslarından şık anahtarlıklara kadar, tüm klasik hatıra eşyalarının adresi! Ayrıca çok çeşitli İtalyan deri çantalar, çocuk oyuncakları, seramikler ve takılar da mevcut! Özellikle renk cümbüşü sunan seramik objeler beni hemen cezbediyor.
Meydana doğru yürürken, açık pazara denk geliyorum. Özellikle belirtmeliyim ki, Perşembe günleri Montecatini Terme’de Via di Maratona meydanında kurulan yerel pazara denk gelirseniz, bence çok şanslısınız. ☺ Nedenine gelince; İtalya’da bir pazarda dolaşıp, sosyal yerlilerin gevezeliklerini ve gürültülerini dinlemek gibisi yok. Pazara has kargaşanın içinde bulunan stantlarda rastladığım kıyafetler beni şaşırtıyor gerçekten! Lüks tasarım giysi ve ayakkabı tutkunuysanız, valizinizde biraz yer bıraktığınızdan emin olun. ☺ Kıyafetlerin yanı sıra ev ürünleri, ayakkabılar, kozmetikler, oyuncaklar, taze meyve ve sebzeler, peynir, et, zeytinyağı ve çok daha fazlasını bulmak mümkün!
Yorgunluğumu atmak için tavsiye üzerine gittiğim Pellegrini Pasticceria, bence Montecatini Terme’deki en iyi kafelerden biri. Barda bulunan antika cam dolaplar hemen dikkatimi çekiyor. Dolabın içi taze pişmiş hamur işleri, kekler ve tatlı ikramlarla ağzına kadar dolu! Gel de yeme! Bitiremediğim tatlımı süslü bir kâğıda sarılıp, şık bir kurdele ile bağlanmış olarak buluyorum. Bu ne iltimas böyle! Yuppi! ☺
“Montecatini Terme, zenginlerin oyun alanı gibi sanki! ” Bu cümleyi orada tanıştığım birinden duydum. ☺ Kafeden ayrılınca da bu cümle ispatlanmış oluyor; tasarım mağazalarının önünde park edilmiş lüks araçlara ve stil sahibi insanlara denk geliyorum. Ellerinde poşetleri ile onları bekleyen yardımcıları da gayet şık görünüyorlar bu arada! ☺ Bu masalsı yaşam alanının içinde yer alan İtalyan halkının hayat mottosu (sloganı); her daim şık görünmek olmalı. ☺
Şimdi ise, tüm sanatseverlerin ilgisini çekecek bir sanat merkezi tam karşımda! Wow! Konu sanat olduğunda, İtalya’nın bizlere sunacağı çok şey var! Tüm zamanların en büyük sanatçılarından bazılarının anavatanı, tabii ki İtalya! Akla ilk gelen Michelangelo ve Raphael’in unutulmaz eserleri gibi… Montecatini Terme’de tüm sanatseverlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken adres; Çağdaş Sanat Müzesi (Mo.C.A) !!! İçeri girdiğimde seçkin ve modern sanat eserlerini görmek beni şaşırtıyor çünkü binanın dış görünüşü böyle bir vaatte bulunmuyor gibi! Demek ki neymiş? Hiç bir şey göründüğü gibi değilmiş!!! ☺
Buraya kadar gelmişken, termal sularıyla ünlü tarihi kaplıca Terme Tettuccio’yu görmeden olmaz! İçeri girdiğinizde lüks görünümlü bu bina bir stil ikonu gibi! İçerden gelen rahatlatıcı piyano melodileri ise çok davetkâr! Atmosferin büyüsüne kapılıp içerden gelen mis gibi kokuların etkisiyle burada saatlerce vakit geçirebilirim diye düşünüyorum. Sadece mekânı görmek için bile ziyaret etmeye değer bence. İçinde yer alan Excelsior Spa’da; güzellik çamur banyosu, masaj ve banyolar gibi çeşitli bakımlar sunuluyor, bir nevi sağlıklı yaşam merkezi aslında. Binadan ayrılırken kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum. Dolce Vita!
Ünlü İtalyan yönetmen Fellini’nin 8½ filminde ölümsüzleştirilen Montecatini Terme’den ayrılma zamanı… Henüz izlemediyseniz, çarpıcı diyaloglara sahip bu filmi size mutlaka tavsiye ederim. Hem de bu şirin kasabanın eski halini görmüş olursunuz. ☺
Ruh Işığı
Sıcak kalbinde
Taze çiçekler açtıran arzuları
Onu şanlı amacına doğru sürüklerken,
Güçlü rüzgârlar doldurdu yaşam enerjisini
Onun akıllı yelkenlerine,
Mümkün olduğu kadar uzağa,
Hayal ettiğinden bile çok daha fazlasına,
Safir mavisine doğru seyir yaparken,
Günahkâr küllerinden
Yeniden doğdu O,
Ardında hüznü bırakarak…
Kalbinizden güneş ışığı eksik olmasın,
Maviliklerde görüşmek üzere…
Banu Demir
Editör&Şair
Instagram: bluevoyage_blueroute