Çevremde muhteşem zeytin ağaçları var. Her birinin vücudu başka kıvrımlarda, bambaşka bir ilahi tasarım harikası. Meşhurdur Bodrum’da, sokaklardan taşar zeytinlikler. Yazılarımı yazarken doğadan çok beslenirim. Şu anda da içinde bulunduğum zeytin ağaçları bahçesi olağanüstü bir ilham kaynağı oluyor bana. Tüm kutsal kitaplarda zeytin ağacı; kutsallığın, bolluğun, adaletin, sağlığın, gururun, zaferin, refahın, bilgeliğin, aklın, arınmanın ve yeniden doğuşun kısacası insanlık için en önemli erdem ve değerlerin sembolüdür. Zeytin ağaçlarının mucizesini deneyimliyorum ve bilgeliğinden beslenebilmem için, şu an tüm bedenim ve zihnim bu bahçenin bir parçası gibi. Tam olarak anı yaşıyorum, her aldığım köklü, güçlü nefeste zeytin ağaçlarının enerjisini hissederek, yine satırlarımda sizinle buluşuyorum.
Her birimizin çeşitli travmaları ve bunların günümüze kadar gelmiş, sırtımızda taşıdığımız olumsuz duyguları var. Bununla beraber bir takım gelecek kaygıları da yaşıyoruz. Günümüz dünyasının sosyo-ekonomik şartlarını düşündüğümüzde gelecekle ilgili endişelenmemek çok da mümkün olmuyor. Bu yazdıklarım aslında çoğumuzun bildiği iki terimin kısaca açıklamasıdır. Geçmiş travmalarımız bizdeki depresyonun, gelecek kaygımız da bizdeki anksiyetenin nedenidir. İşte hepimiz bu iki zaman duygusunun içine sıkışıp, şu anımız elimizden ipi kaçan bir balon gibi uçuveriyor. Oysa yapılan pek çok araştırmada da görülmüştür ki anda kalabilmek; bizim depresyon ve anksiyetemizi iyileştiren bir reçete gibidir. Şimdiki zamana odaklanmak geçmiş anılarımızı ve gelecekle ilgili kaygılarımızı düşünmemize engel olur. Zihin ve beden aynı noktadadır ve her nerede, ne yaşıyorsak onu tüm benliğimizle deneyimleyebiliriz. Kimi zaman zihnimizi davet ederiz, kimi zaman da bedenimizi zihnimizin içinde bulunduğu bir olumlamadan aldığı keyfi yaşamış gibi hissettirebiliriz. Meditasyonlar da tamamen böyle olmaktadır.
Kendinizi rahatlatmak, stresten uzaklaşmak istediğiniz bir anda da kullanabilirsiniz. Mesela; dişçi koltuğundasınızdır, belki gergin ve korkuyorsunuzdur. O sırada bedeninizin gevşemesi için kendinizi deniz kenarında, sıcacık güneşi teninizde hissederken ve dalga sesinin verdiği huzura odaklanmış imgelerseniz, gözlerinizi açtığınızda bedeniniz neredeyse bunu yaşamışçasına sakinlemiş ve hatta teninizde güneşin sıcaklığını bile hissetmiş olabilirsiniz. Tam olarak bedeniniz, zihninize eşlik etmiştir.
Ben burada tam tersi işlemi anlatıyorum size. Zihninizde dolaşan tüm parazitlerden sıyrılıp, var olduğunuz noktada, yaşadığınız anı, doyasıya yaşamak, zevk almak, tadına varmak yapabileceğiniz bir eylemdir. Tam anlamıyla özümseyerek yaşadığınız her adımınız sizi, sahip olabileceğiniz en iyi versiyonunuza ulaştıracaktır. İç dünyanızdaki sesi kontrol altına alarak ve yeniden programlayarak başlayabilirsiniz. Bunu başardığınızda üst farkındalığa geçmiş olacaksınız. Çünkü hayat anların toplamıdır ve siz bütünleştiğiniz zaman yaşıyor olduğunuzu hissedeceksiniz… Stres yönetimi, daha rahat iletişim, sağlıklı ikili ilişkiler ve hatta nefes almak bile sizin için kolaylaşacaktır. Her gün arabanızla geçtiğiniz yollardaki güzel detaylar, belki hoş mekanlar, bazı yerlerde çiçekler, bir küçük kedi veya bir fırından gelen sıcak ekmek kokusu olabilir. Çalıştığınız ofiste masanızda bulunan bir resim, asansörde çalan hoş bir müzik, yağmurdan sonraki toprak kokusu, aldığınız kuvvetli bir nefes… Hissetmeye, görmeye çalışın, mutluluğa odaklanın. Ne geçmiş ne gelecek, sadece şimdi! Zihniniz ve bedeniniz bir arada, sizi bütünleşmeye davet ediyorum.
Günlerin anlamsız geçmesine izin vermeyin. ŞİMDİ, zamanını mutlulukla geçir ve kullan çünkü pozitif düşünceler hayatınızda olumlu gelişmeler yaratacaktır… Bir güvercinin gagasından zeytin dalı ve kanadından bir tutam Bodrum havası gönderiyorum size… Sevgimdesiniz…
ÖZLEM TUNA
@ozlemtunaofficial
Sosyolog/Yaşam Koçu
Eğitim ve Öğrenci koçu/ NLP Uzmanı