Melda Sherman ARTTMODERNMİAMİ GAZETE için Edinburgh’tan bildiriyor
Boston’un Back Bay manzaraları kadar etkileyici, bir o kadar da mistik bir coğrafyadayım bugün: İskoçya’nın başkenti Edinburgh… Tıpkı kitabım Göçmen Kuşlar’da olduğu gibi, sizleri uzaklara, başka bir hayatın iç dünyasına götüreceğim. Göçün anlamını, sevdanın yönünü, doğayla bütünleşen sade bir yaşamı konuştuğum çok özel bir ismi ağırlıyorum bu yazıda: Hülya Donald.
Hülya DONALD
📍Bir Göçmenlik Hikâyesi: Kosova’dan Dalyan’a, Edinburgh’a…
Hülya Donald, kökleri göçle yoğrulmuş bir kadın. Baba tarafından Kosova, Pristina’dan Türkiye’ye uzanan ailesinin hikâyesi, onun kendi göçmenlik serüveniyle kesişiyor. Türkiye’de doğmuş, İstanbul’da uzun yıllar yaşamış. 30 yılı aşan bir kariyer geçmişi, eski bir mankenlik hayatı, ardından havayolu firmasında geçen seneler… Yani hayatı boyunca hep seyahat, hep hareket içinde olmuş biri.
Edinburgh
Şimdi ise Edinburgh’ta eşiyle birlikte huzurlu bir yaşam sürdürüyor. “Doğru zamanda, doğru insanla buluştum,” diyor. O insan ise Türkiye’ye kano yapmak için gelen, mavi gözlü bir İskoç. Hikâyeleri Dalyan’da, Kral Mezarları karşısındaki bir bankta başlıyor — neredeyse bir film sahnesi gibi. Üç yıllık dostluk sonrası küçük ama anlamlı bir düğünle evleniyorlar ve Hülya Hanım’ın yeni hayatı başlıyor.
📍Edinburgh’ta Yaşam: Tarih, Doğa ve Uyuma Dair Her Şey
Edinburgh… Nüfusu yarım milyon olan, tarihiyle büyüleyen bir şehir. Binaların bir kısmı 500, bir kısmıysa 200 yıllık. İskoçya’da yaşam, büyük metropollerden çok farklı. Doğayla iç içe, oksijeni bol, şatolarla çevrili, geçmişe saygılı ve dingin bir atmosfer. “Dağlardan gelen suyu musluktan içiyoruz,” diyor Hülya Donald ve ekliyor: “Edinburgh adeta bir hayal ülkesi gibi.”
Fakat bu hayal ülkesinde göçmen olmak kolay değil. Amerika’daki gibi “immigrant” terimi burada da kullanılıyor. Özellikle eğitimli göçmenlerin sayısında artış olsa da, mülteci sayısı oldukça az. Hülya Hanım, göçmenlerin uyum sürecinde birbirine destek olduğunu belirtiyor: “Burada yapılacak işler sınırlı. Hayvancılık ve tarım ön planda, yaşam koşulları zor.”
📍Gönüllülükle Uyum Sağlamak
Hülya Donald, İskoçya’ya yerleştiği ilk günden itibaren British Heart Foundation’da gönüllü olarak çalışmaya başlamış. Bu deneyim, sadece topluma katkı sağlamakla kalmamış, aynı zamanda İskoç aksanını anlamasını da kolaylaştırmış. “Güler yüzlüyüm ve burada beni çok seviyorlar,” diyor gülümseyerek. Kasada çalışıyor, bağışları fiyatlandırıyor, dünyanın dört bir yanından gelen insanlarla sohbet ediyor.
📍Göçmen Olmanın Zorlukları
“Başka bir ülkede yaşamak dışarıdan göründüğü kadar kolay değil,” diyor Donald. Yalnızlık, özlem, kültürel farklar, yeni bir dil… İlk yıllar onun için de zorluklarla doluymuş. Ama sabırla, araştırarak, okuyarak, lokal kütüphaneleri ziyaret ederek adapte olmuş. “Her şeye açık olmalı, öğrenmeye istekli olmalısınız,” diyerek tavsiyede bulunuyor.
📍İskoç Erkekleri Gerçekten Outlander’daki Gibi mi?
Bu soruyu sormadan edemezdim: Outlander dizisindeki atmosfer gerçek mi, yoksa bir kurgu mu? Hülya Donald bu soruya da içtenlikle yanıt veriyor. “Culross Şatosu’na gittik, dizinin çekildiği yerler korunmuş, atmosfer muazzam. Gözünüzü kapatıp hayal kurabilirsiniz.” Ve evet, İskoç erkeklerinin dizi karakteri Sam Heughan kadar etkileyici ve nazik olduğunu söylüyor. “Ev işlerini paylaşırlar, sevgi sözcüklerini cömertçe kullanırlar,” diye ekliyor.
📍Hayatın Dönüm Noktaları ve Türkiye’ye Bakış
Hayatının iki büyük dönüm noktası olduğunu söylüyor Hülya Donald: İstemeden erken emekli edilmek ve İskoçya’da sevdiği adamla yeni bir hayat kurmak. Türkiye’ye hâlâ sık sık gidiyor. Ama şehirlerin havası, insanların ruh hali, ekonomik şartlar onu olumsuz etkiliyor. “Eskiden Ege’ye yerleşme hayalimiz vardı, artık karavanla seyahat etmek bize yetiyor,” diyor.
📍Son Söz: Dünya Bizim Evimiz Olabilir
Hülya Donald’ın yaşamdan öğrendiği en büyük ders: Doğayı korumak, hoşgörülü olmak ve kaynakları bilinçli kullanmak. Onun için İskoçya sadece yeni bir ülke değil, aynı zamanda doğayla iç içe bir bilgelik okulu olmuş. “Doğa ile bütünleşmeyi burada öğrendim. Bu bilincin tüm dünyaya yayılmasını dilerim,” diyor.
Edinburgh’un taş sokakları, tarihi binaları ve serin rüzgârları eşliğinde tamamladığımız bu sohbet, bize göçün sadece coğrafi değil, aynı zamanda ruhsal bir yolculuk olduğunu bir kez daha gösterdi.
“Bir kadın, bir ömre kaç kadın sığdırır? Kaç kadına dönüşür?”
— Göçmen Kuşlar / Melda Sherman
Melda Sherman
📘 Facebook: Melda Sherman
📷 Instagram: @melssherman
