
Bazen gün içinde bedenimizde bir sıkışma hissederiz. Omuzlarımız gerilir, kalçalarımız sertleşir, nefes fark etmeden daralır. Bunun nedenini aslında yıllar içinde, pratik yaptıkça ve bedenimi dinlemeyi öğrendikçe daha iyi anlamaya başladım. Meğer beden, o an zihnimle fark edemediğim duyguları çoktan görüp saklıyormuş. Ben bu gerçeği her pratiğimde biraz daha deneyimledim, biraz daha içselleştirdim.
Kalçaların duyguları tuttuğunu ilk yoga pratiğimde hissetmiştim. Hiç beklemediğim bir anda bacaklarım titremeye başlamıştı. Sonra o titremenin aslında bir “çözülme” hali olduğunu öğrendim. Meğer yıllardır taşıdığım korkular, sıkışmışlık hissi ve güvensizlik hep oraya yerleşmiş. Omuzlarım da aynı şekilde… Ne zaman fazla sorumluluk alsam, kendimi sıkışmış hissetsem ilk onlar tepki veriyor. Yukarı doğru çıkıyorlar, sanki görünmez bir yük taşıyormuşum gibi. Hal böyle olunca göğüs de kapanıyor, nefes daralıyor.

Diyaframdaki sıkışmayı ise hep en son fark ediyorum. Çünkü nefes en çok sakladığımız yer. Söyleyemediğimiz şeyler, içimize attıklarımız, ertelediğimiz duygular… Dışarıdan bakınca “nefes alıp veriyoruz işte” gibi görünse de aslında nefes, duyguların sessiz depo alanı. Ne zaman bir şey söylemek isteyip sustursam, sesimi kısmam gerekse ya da bir duyguyu “şimdi sırası değil” diyerek kenara itsem, hepsi gidip diyaframa yerleşiyor. Özellikle yoğun dönemlerde buna daha çok rastlıyorum. Hızlı hızlı nefes aldığımı, karnımın tam olarak genişlemediğini fark ediyorum. Çünkü beden gerildiğinde ilk orayı korumaya alıyor. Diyaframın bu kadar etkilenmesi boşuna değil; çünkü nefes, bedenin ve duyguların tam ortasında duran bir köprü gibi. Ne kadar bilinçli nefes alırsam, o kadar yüklerin çözüldüğünü hissediyorum. Bu yüzden nefes benim için artık sadece bir yaşam fonksiyonu değil; duygularımı görmemi sağlayan en temel araç.
Yogada bu hatırlama süreci daha da belirginleşiyor. Bir pozda biraz uzun kaldığımda bedenimin içinden bir dalga yükseldiğini hissediyorum. Bazen bu bir rahatlama, bazen bir hüzün, bazen de tarif edemediğim bir boşalma duygusu oluyor. Bir öğrencimin derste aniden gözlerinin dolması artık beni şaşırtmıyor. Çünkü biliyorum ki beden o anda sadece tuttuğunu bırakıyor.

Nefes çalışması da bu yüzden benim için çok değerli. Derin bir nefes aldığımda gerçekten hafiflediğimi hissediyorum. Sanki beden “Tamam, artık güvendesin” diyor. O güven geldiğinde kaslar yumuşuyor, zihin sakinleşiyor, içimde taşıdığım ağırlık hafifliyor.

Beden hiçbir şeyi unutmuyor. Ama biz ona alan açtığımızda; nefesle, hareketle, yumuşamaya izin verdiğimizde, yıllardır taşıdığımız yükleri bırakmaya başlıyor. Belki de iyileşme dediğimiz şey tam olarak bu: bedenin kendi zamanında açılması, yumuşaması ve bize gerçeği hatırlatması.
Melis Gence
Instagram: @melispurelife
Mail: a.melisgence@gmail.com


