
Bugünkü durağımız; Marco Island. Florida’nın cennet köşelerinden biri…

Bazen cennet gibi bir yerde yaşadığımı düşünüyorum, çünkü birbirinden farklı ama güzellikte yarışan yerleri var. Ben de bu defa Marco Island’ı keşfettim, buyurun birlikte analiz yapalım, belli mi olur, bir gün sizin de yolunuz düşebilir.
Ada tipik tropikal bir balıkçı kasabası, inanılmaz güzel bir sahili var. Turistik tekne seyahatleri ile tüm adayı gezebilir, fikir edinebilirsiniz. Biz bu turu yaparken, tropikal bir fırtınaya yakalandık. Heyecanlı bir gezi oldu. Yağmur ve dalgaların tekneye vurmasından oldukça ıslak bir tur oldu ama güzel bir anı olarak hafızalara kazındı.

Gittiğim yerlerin tarihi beni çok etkiliyor, daha önce kimler yaşamış, nasıl yaşamışlar, bugünlere nasıl gelmiş? Bunu öğrenmezsem o yeri yüzeysel olarak görürüm ve ruhumu anlayamam diye düşünürüm. Bu yüzden şimdi biraz Marco Island tarihine bakalım:

Marco Adası’nın tarihi, Calusa halkının adayı ve güneybatı Florida’nın geri kalanını mesken tuttuğu MS 500’e kadar uzanmaktadır. Bir de Calusa’lar varmış yani! Bunlar kim acaba? Ayrı bir araştırma konusu…

İspanyol kâşifler 1500’lerin ortalarında adaya geldiklerinde, adaya, geleneksel olarak Markos İncirli’nin yazarı olarak kabul edilen Aziz Mark’tan sonra La Isla de San Marcos adını verdiler. Adanın erken gelişimi, William Thomas Collier ve ailesinin varışından sonra 1800’lerin sonlarında başladı. Collier, 1870 yılında adada Marco köyünü kurdu ve 1896 yılında oğlu William D. “Kaptan Bill” Collier, bugün Olde Marco Inn olarak bilinen adada bir otel açtı. 1900’lerin başında Marco Adası’nda ve On Bin Ada’da istiridye avcılığı önemli bir endüstri haline geldi. Burnham İstiridye Konserve Fabrikası, 1903 yılında Caxambas Geçidi yakınlarında faaliyete geçti ve 1929’a kadar faaliyet gösterdi. 1912 yılında Marco Adası ile Capri Adaları arasında feribot seferleri başladı.

Marco Adası’nın önemli gelişimi 1960’larda gerçekleşmiş ve günümüzdeki emeklilik ve turistik destinasyon haline gelmiştir. Deltona Corporation’ın Mackle kardeşleri, 7 milyon dolara büyük miktarda arazi satın aldıktan sonra adanın gelişimine öncülük etmiştir. Gelişimin bir sonucu olarak, S.S. Jolley Köprüsü 1969’da trafiğe açılmıştır. Marco Adası, 28 Ağustos 1997’de yeniden bir şehir olarak kurulmuştur. Birçok kıyı topluluğunda olduğu gibi, sakinler kısa süreli kiralamalar ve trafik sıkışıklığıyla mücadele etmektedir. 28 Eylül 2022’de, Kasırga Ian adayı 8 fitlik bir fırtına dalgasıyla harap etmiştir.-Wikipedia

Bu kadar tarihten sonra adayla ilgili kısa notlar:
- Hava yaz kış çok sıcak olmakla beraber, kasırga dönemleri gitmeyiniz. (Florida dışından gelen masum kişiler için söylüyorum)
- Sakin turistik bir kasaba olduğu için beklentinizi ona göre tutun.
- Çok yakında Naples var, neden her yere Naples deniyor diye düşündüm. Benim bildiğim ve gittiğimiz şimdiden 3 adet Naples var; Florida, California ve İtalya’daki Napoli. Araştırdım, isim Yunanca’dan geliyor. Neopolis’ten türemiş, yeni şehir anlamına geliyormuş.
- Son not: Kısa bir seyahat yapacaksanız, Marco Island’ı keşfedin derim.

Güzel anılarımızın olacağı nice seyahatlerde görüşmek dileğiyle, sevdiğim bir cümleyle yazıyı noktalıyorum:
“Şu hayatta hoşuma gitmeyen her şeyin, mutlaka hoşuma giden bir karşıtı var”-Coco Chanel
Seyahat ve güzel insanlarla tanışmak bunlardan biri… Hoşa gitmeyen şeyler de ne mi? İşte o başka bir yazı konusu…
Tuğba Yazıcı
Multidisipliner Sanatçı & Yapımcı
Instagram: tugbayaziciofficial
Facebook: Tugba Yazici