Aşkın güle kederi,
Bedendeki ruh gibi kederli…
Elbet terk edilecek,
Ve gerçek sahibini hiç bilmeyecek—
Umarsız, belalı, serseri…
Müziği beni sarhoş ediyor.
Kendimden geçiyorum,
Yavaş yavaş açılıyorum.
Her gün renk değiştiriyor yapraklarım—
Kırmızı aşkın rengi,
Sarı özlem,
Pembe nadide,
Beyaz huzur ve mor gurbet olsa gerek.
Ben değiştim, oysa aşk hep aynı.
Kılıktan kılığa giriyor ama
Geldiğini hep hissediyorum.
Huzuru, kokusu, karnımdaki kelebekleri,
Dalgınlığı, düşünmeden duramamazlığı,
Yapıcılığı ve küllerden sürekli doğma ihtiyacı.
En güzel ve en doğru aşk sensin.
Hiç bulamadım ki huzuru—
Bedenler işkence,
Ruhlar ise hep sahte!
Nereye git dersen gidecektim.
Dünyada cennet yokmuş, onu anladım.
Ahirete bıraktım tüm günahlarımı.
Aklımdan geçenler dualarım oluyormuş,
Ve sözlerim sana ihanetmiş Yaradan’ım.
Ben konuşmayı çoktan Ney’e bıraktım.
Su, ateşi söndürmez mi?
Ateşe verip her şeyi beni yaktığı yetmedi mi?
Açıldıkça yandı—
Simsiyah matem rengi hep,
Yaprak, taç, sap ve dikenlerim…
Beril Yabar