Evet suçluyum,
Bir şeyler biliyorum,
Bildiğimi itiraf edemeyecek kadar da
Cesurum.
Evet cesurum,
Benliğin benliğime öyle bir dolacak ki!
Canın acıyacak, kalbin sızlayacak
Yanacaksın.
Evet, korkuyorum yine de,
Yenemiyorsan korkunu insansın,
Ve ben hala insanım,
Ya sen?
Sen kurtlar sofrasında,
İçinde kalan son insanlığı kaybettin.
Sonra gecelerde çok gezdin,
Ve onun kadar karardın,
Vampirlerle yattın kalktın.
Evet, kan emiyorsun,
Güneşli günler sana uzak,
Kurduğun kendine bir tuzak,
Ve verdiği umut artık zindan,
Ne kaldı huzur ne de vicdan!
Evet, sana geliyorum,
Gece hoyrat, gece ıslak,
Hüzünle yağıyor sanki ağlıyor
Dolunay olmuş deli ay…
Kurtlar uluyor,
Belki birisi sensin
Karar veremedin mi?
Ya vampir olup kan emecek
Ya da kurda döneceksin
Eninde sonunda beni
Kendine esir edeceksin!
Yavaş yavaş adımlarım
Sanki dua ediyor çaresiz bakışlarım
Görmüyor ancak hissediyorum
Hızlanıyor kalp atışlarım!
Esir olma diyorsun
Gelme bana
Sıcaklığını hissediyorum kanımda
Zehir olmuş tutsaklığım Aşkın’la
Nefesin artık o kadar hızlı ki
Almıyormuşum sanki
Bedenim uyuşmuş
Ayaklarım, adımlarım
Sanki hiç yokmuş…
Kanatlanmışım sana,
Tanrım neden getirdin beni şeytana?
Nasıl izin verdin bunlara?
Kurt mu, vampir mi?
Melek olabilir mi ki?
Gelme diyen o değildi sanki?
Dinlemeliydim düşlerimi
Bile bile lanetliye
İhanet etmeliydim!
Belki de bir düştü bunlar,
Kurt vampir, ne kadar saçma?
Artık çok geç
Ayırt emek düşü gerçeğinden,
Onun yatağındayım,
Gecenin aksine,
Her yer bulut,
Bembeyaz dantel bulutlar…
Kendimdeyim ama yine de geçmişim,
Başka bir âlemdeyim,
Ellerim, bir tek onları hissetmekteyim,
Bedenim artık onun.
Gözlerini görmekteyim,
Sanki bir hayaldeyim,
Sahi bunu söylemiştim,
Sözler yetmiyor artık zaten…
Dudakları,
Size bunu Shakespeare’in bütün soneleriyle bile anlatamazdım,
Yetersiz…
Etli, yumuşak ve hafifçe kalın,
Yüzyıllardır biliyorum tadını,
O benim erkeğim,
Ben onun kadını…
Al gonca güle değdirdiniz mi hiç?
Hiç rengini, tazeliğini,
Yumuşaklığını giydirdiniz mi dudaklarınıza?
İşte o kadar kadife ve bir o kadar tatlı,
Baldan da lezzetli,
Ama öyle sert ki!
Her dediği, yaptığı bir emir,
Seve seve kölesi eden beni,
Büyüsünden kurtulmak istemediğim,
Efsanelerdeki kılıcı taştan çıkaran şövalyemin dudakları…
Öyle bir şehvetli ki!
Değil kurtaramaz beni etkisinden
Gelse dünyanın hükümdarı…
Gözleri, beni deli eden gözleri,
Bir kıvılcımla başladı her şey…
Rüyalarımda önce,
Onu gördüm,
Gözlerinden geldi önce,
Yıldırım gibi çarptı beni.
O bakışları aradım,
Tüm insanlığı sanki taradım,
Yeryüzünde ona eş bulamadım!
Sanki daha hızlı geçiyordu zaman,
Ona yaklaştıkça,
Parlıyordu gözlerim.
Ateş parçası düşürdü kalbime,
Ondan önce yanmıyordu,
Soğuktu her yerim,
Benliğim soğuktu,
Yüreğim buruktu.
Nedensiz üstelik
Genç körpecik ellerim,
Ellerini daha tutamadan,
Yorulmuştu…
Beril Yabar