Herkese merhabalar,
Ben Canan Sezgin, dünyanın en güzel şehirlerinden birisi olan İstanbul’da doğdum ve yine en güzel şehirlerden olan Miami’de yaşıyorum. İşim gereği tur grupları ile yaptığım geziler harici, ailemle ve arkadaşlarımla da geziyorum. Ayrıca yalnız gezmekten de büyük keyif alıyorum. Bu özelliklere sahip kişilere, tur rehberliğini öneriyorum ?
Peki, ben bugünlere nasıl geldim?
İstanbul Üniversitesi’nde coğrafya lisans programından sonra, turizm Yüksek lisansı yaptım, ayrıca Louisiana State Üniversitesi’nde marketing okudum. Bütün bu eğitimler ve seyahat sevgim sayesinde Turizm konusunda kariyer yaptım.
Sizlere gittiğim gördüğüm yerleri anlatarak tarihinden kültüründen görülmeye değer yerlerinden ilginç anılarımdan bahsetmek istiyorum. Ayrıca sormak istediğiniz her konuya da açığım. Miami’de yaşayan, dünyayı gezmiş bir tur rehberi olarak karşınızdayım.
Bu yazının konusu: bir kaç ay önce yalnız gittiğim ve hayran kaldığım Fas olacak.
İstanbul’da geçirdiğim tatil sonrası Amerika’ya dönerken Fas’a uğradım. Bu ülkeyi uzun zamandır görmek istiyordum. Yalnız gezen bir kadın için güvenli olup olmayacağından emin değildim ama orada kaldığım beş gün boyunca tek başıma geç saatlere kadar gezdim. Hiçbir korku ve sıkıntı yaşamadım.
Kuzey Afrika’da bir İslam ülkesi olan Fas’ın turizmi geliştiği için rahat bir gezi ortamı sunuyor. Royal Air Morac ile İstanbul Sabiha gökçen Havalimanı’ndan Kazablanka’ya vardım. Havaalanı Fas’ın 1956’da Fransa’dan bağımsızlığını kazandıktan sonra ilk kralı olan 5. Muhammed’in adını taşıyor. Havaalanının hemen altında bir tren istasyonu var. Şehir merkezi Casa Port’a trenle gitmeyi tercih ettim. Otelim istasyona yürüme mesafesinde olan Moraccon House idi. Tüm odaları birbirinden farklı olarak Fas usulü dekore edilmişti. Fas mimarisi ile inşa edilmiş otel şehrin modern kesiminde bulunuyor ama içeriye girdiğinizde zaman tünelinde geçmişe gidiyorsunuz. Odadaki televizyonda bir Türk dizisini ve Türk oyuncuların Arapça konuştuğunu görmek çok büyük sürpriz oldu. Türk dizileri Arap ülkelerinde ilgi ile seyrediliyor. Cibinlikli yatağımda uykuya dalıp Fas’ta ki ilk günü geride bıraktım.
Ertesi sabah Fas usulü kahvaltı ettim. Faslıların defneyapraklarıyla süsleyerek sunduğu özel çay çok hoşuma gitti. Bedene ve ruha bir rahatlık ve dinginlik veriyordu ama çok şeker koyduklarını eklemeliyim. İlk günü Kazablanka’da geçirmeyi ve bu şehri keşfetmeyi planladım. Önce döviz bürosuna gidip Fas dirhemi aldım. Sonra da Medina denilen pazarını gezdim. Burada iki türlü taksi var kırmızı renkli Petit Taxi ve dolmuş gibi çalışan beyaz renkli Grand Taxi. Taksiler de taksimetre var ama şoförler genelde açmak istemiyorlar ya binmeden önce pazarlık etmek ya da taksimetre açmak için ısrar etmek lazım. Ben otobüsü denedim. 5 dirhem yani sadece 50 cent idi. Afrika’nın en büyük dünyanın ise 12inci büyük camisi olan ikinci Hasan camisine vardım. Bu camiinin inşaatı 1993’de bitmiş yani tarihi çok eskiye dayanmıyor. Benim gittiğim saatte ziyarete kapalıydı. Yanıma gelen bir taksici istersem camiinin açılış saatine kadar şehri gezdirebileceğini söyledi. 50 $ istedi pazarlıkla 40 $’a anlaştık ve Şehri onunla gezdim. El Hank Feneri, Atlantis okyanusu boyunca sıralanmış plajlar ve restoranlar, Beverly Hills gibi dediği zengin mahalleleri, 5. Muhammed Meydanı, Notre Dame de Lourdes kilisesi, İsa’nın kalbi kilisesi derken argan yağı almak istediğimi söyledim. Ama beni önce bir halıcıya götürdü ve burada aynı kapalı çarşıdaki halıcılar gibi bir halı şovu yapıldı. İstersem adresime yollayacaklarını söylediler. Bu turist tuzağına düşmedim. argan yağını da pazarlık ile aldım. 1942 yapımı Casablanca filmini bilirsiniz. Konusu bu şehirde geçiyor. Filmin büyük bir bölümünün geçtiği Rick’s cafe çekimleri aslında sette çekilmiş yani gerçekte böyle bir kafe yok ama Kathy Kriger adında girişimci bir hanım buraya filmindeki kafenin birebir benzerini yaptırmış. 2004 senesinde açılan kafeye girdiğiniz zaman 1942 yılına gidiyorsunuz. Dekorasyon ve müzikler ile o yılları size yaşatıyorlar. Ben de barda oturup bir kokteyl içtim. Barmenler ve garsonlar da o döneme ait kıyafet ve fes giymişlerdi. Daha sonra 2nci Hasan camisine gittim Fas’ta genelde camilere Müslüman olmayanlar giremiyorlar. İkinci Hasan camisinde ise özel saatlerde ücret karşılığı gezebiliyorlar. Ben ibadet saati gittiğim için kapıdaki görevliye Arapça besmele çekerek Müslüman olduğumu ispatlayıp bedava girdim 105 bin kişinin bir arada ibadet edebildiği camiinin içi muhteşemdi.
Ertesi gün trenle Rabat’a gittim. 6 kişilik kompartıman dolu idi ve cam kenarında oturduğum için güneşten çok rahatsız oldum, ikinci mevkii olduğu için klima da yoktu. Rabat başşehir olduğu için çok daha düzenli ve temizdi. Tren istasyonundan beşinci Muhammed Türbesi’ne kadar yürüyerek gittim. Hemen yanındaki Hassan kulesini de gördüm fakat içlerine giremedim. Birkaç hafta önce ki deprem nedeniyle tadilat çalışmaları vardı. Sahilden yürüyerek gittiğim Kasbah of the Udayas çok hoşuma gitti. Surlar içerisinde dar küçük sokaklardan, taş evlerden ve çarşılardan oluşan bu tarihi şehri çok beğendim. Bütün gün yürümekten yorulmuş bir şekilde trenle Kazablanka’ya döndüm.
Fas’taki üçüncü günümde Marakesh’e gitmek için tur almıştım. Ben büyük otobüs beklerken özel bir araba geldi ve şoför tura yazılan tek kişi olduğum için bana özel bir tur olacağını söyledi. 2.5 saatlik bir yolculuktan sonra Marakesh’e vardık. Rehberim Nora beni orada karşıladı. İlk önce ünlü Kutubiyya camisini gördük. 12. yüzyılda yapılan camiinin 77 metre uzunluğundaki minaresi Fas’taki diğer camilerde olduğu gibi kare şeklindeydi. Burada okunan ezanların makamları da değişikti. Rehberim beni argan yağı satan bir dükkâna götürdü. Ben fazla bir şey almayınca dükkân sahibi biraz bozuldu. Souk denilen pazarı gezdik. Deri, demir, takı satılan bu yerde eskiden köle pazarı da varmış. Beyaz çarşaflı bir kadını gösterip kocası yeni ölmüş yas tuttuğu belli olsun diye bu renk çarşaf giyiyor insanlar eşinin yeni öldüğünü anlayıp ona saygı duyuyor dedi. Ortasında dünyanın dört bir yanından getirilen bitkilerin olduğu büyük bir bahçe, müze, galeri ve kafeteryalar olan Secret Garden çok güzeldi, sonra Câmiü’l-Fenâ (Jemaa el-Fnaa ) meydanına gittik. Bu isim ölüm toplanması (kıyamet) anlamına geliyor. Meydan gündüz yılan maymun oynatıcıları Sokak satıcıları müzisyenler, falcılar, kına yapanlar hokkabazlar ile çok hareketli ama esas eğlence akşam yemek satıcıları ve tüm eğlence grupları gelince başlıyor eskiden burada köle ticareti de yapılırmış hatta idam sehpaları kurulurmuş. Marakesh batılı turistlerin ilgiyle gezdiği egzotik ve ilginç bir şehir Maymunlarla kameraya poz verirken sağ kolumdaki maymunun yanağımı ısırmasını solumdakinin de üstüme işemesini unutmayacağım. Daha sonra terasından Kutubiyya ve çarşıyı gördüğümüz Khayma (çadır) restoranda Fas’a ait iki yemek yedik. Pastillo ve Tangia ikisi de çok lezzetliydi Tangia Fas’a özgü özel güveç kaplarına benzeyen kaplarda ağır ateşte pişen bir yemek. Nora yemek sırasında bana Fas yemek ve kültürü ile ilgili ilginç şeyler anlatmaya devam etti.
Nora’ya veda ettikten sonra şoförüm beni bir Bedevi köyüne götürdü. Orada deveye bindim. Deveci 15 yaşında liseli bir gençti beni gezdirirken otlardan deve şeklinde bir yüzük yapıp hediye etti. Devemin ismi de Shakira idi. Binerken ve gezerken zorlanmadım ama inerken bayağı bir zor oldu deveye diz çöktürdüler de öyle inebildim. Sonra araba ile Kazablanka‘ya döndük.
Son gün Kazablanka‘da dışarı alışveriş amacıyla çıktım ama Peygamber’in doğum günü nedeniyle tatil vardı. Bayram nedeniyle dükkânların çoğu kapalıydı. İnsanlar evlerinde aileleriyle yemek yiyerek bayramı kutluyorlardı. Kral 6ncı Muhammet de sabah namazı için ikinci Hasan camisine gelmişti. Ben de şehri yürüyerek gezip açık bulduğum birkaç dükkândan alışveriş yaptım. Buraya özgü uzun kıyafetlerden ve sivri uçlu terliklerden aldım. Ertesi gün Kazablanka havalimanından Fas’a veda ederken güzel anılarla ayrıldım Fas özellikle son kral döneminde ekonomik ve sosyal birçok değişiklik yaşamış örneğin erkeklerin ikinci eş alması yasaklanmış. Bunun için birinci eşin hasta olması ya da izin vermesi gerekiyormuş. Monarşi ile yönetildiği ve kralın birçok hakları olduğu halde halk rejimden memnun ve kralı çok seviyor. Her yerde kralın fotoğraflarını görmek mümkündü. Aynı zamanda kral ülkenin en zengin insanıydı. Halk ikinci lisan olarak Fransızca biliyor. Ben depremden sonra gittiğim için yıkılmış binalar da gördüm. Kesinlikle tekrar gitmek istediğim bir yer. Gelecek sefere Sahra çölünde gezmek kamp kurmak ve Tanca, Fes gibi şehirlere gitmek istiyorum. Fas insanları kültürü ve yemekleri ile kesinlikle görülmeye değer bir ülke, sizlere de tavsiye ederim.
Bir sonraki seyahatte görüşmek üzere!
Gezi sever arkadaşınız…
Canan Sezgin
Instagram: @cansez2013
Canan’cigim anlattıkların o kadar güzeldi ki kendimi seninle beraber geziyor gibi hissettim. Ayrıca cesaret ve bugüne de hayran oldum. Güzel Arkadaşım başarılarının devamını diliyor tebrik edip kutluyorum. ?♀️????????
Çok teşekkür ediyorum
Sevgili Canan ,
dünün çabası ve yarının başarısı için tebrikler.
Başarı tamamen senindir , çünkü çaba ve özveri ile bunu hak ettin
Başarılı yazın için seni çok tebrik ediyorum
tebrikler! ?
Ne güzel yazmışsın Teşekkürler
Değerli Canan hanım bu içten samimi yazınız için teşekkür ederim .Yazınızı okuduğum da evime esen Fas rüzgarları, sayenizde ziyaret ettiler beni. Şimdi , ziyaret sırası ben de!
Dilerim ki sizinle , sizin rehberliğinizle…
Teşekkür ederim Fas görülmeye değer bir yer umarım size de nasip olur
Çok güzel anlatım, çok detaylı seninle birlikte gezmiş olduk, diğer gezilerinide paylaşırsan mutlu oluruz, kolay gelsin
Yorumun için teşekkürler. Devamı geliyor. Beni takip edin.
Sevgili Canan, kalemine sağlık, çok güzel bir gezi olmuş ve bizlere çok da güzel aktarmışsın, bir sonraki gezini sabırsızlıkla bekliyoruz , Montenegro’yu da gezi planlarına dahil etmeyi unutma ???
Aslında Montenegro’ya gittim ve orası da yazacağım. yerler arasında ama sizler oradayken gidip görmek ve yeni anılar ekleyerek yazmak çok daha güzel olacaktır. Yorumun için teşekkürler.
Canan’cım teşekkürler paylaşımlar için
Canan’ım çok çok güzel anlatmışsın, kalemine sağlık. Gitmiş kadar oldum, yeni yerleri merakla bekliyorum. Senin anlatımınla yeni yerleri keşvetmek çok güzel olucak???
Canancım çok güzel anlatmışsın, gitmiş kadar oldum, gidersem bu güzel yazını rehber edineceğim, yeni gezi anlatımlarını merakla bekliyorum, takipteyim???