Pazar, Aralık 22, 2024

info@arttmodernmiami.com

Vikingler’ in Ülkesine Yolculuk: Dublin

-

|

Aylardan Haziran’dı. Farklı bir seyahat rotası düşünürken tesadüfen karşıma çıkan Dublin beni çağırıyordu! İrlanda’nın başkenti ve tarihi açıdan en önemli şehri olan Vikingler’ in Dublin’i için uçuşa hazırdım! James Joyce’ un Ulysses kitabına konu olan ve Radiohead’in “How to disappear completely” şarkısında geçen “Liffey’den aşağı doğru süzülmeye başladım! (I float down the Liffey)” Dublin için havalimanına çoktan iniş yapmıştım!

Sanat, kültür ve doğal güzelliklerin göze çarptığı Dublin, İrlanda dilinde Dubh ve Linn kelimelerinin birleşmesinden meydana gelip “ Siyah Gölet” anlamına geliyormuş. Havaalanından şehir merkezine doğru giderken anladım ki tüm önemli turistik yerleri görmeyi planlamak çok yorucu olacak ancak taksi şoföründen öğrendiğim iyi haber şu ki; Dublin düz ve kolayca yürünebilir bir şehirmiş, bu da işimi kolaylaştırıyor. Dublin’e iner inmez gözlemlediğim başka bir şey; insanların iyi giyimli ve sempatik olması! Ayrıca herkes çok yardımsever! Soğuk ve mesafeli insanlar beklerken bu durum bana sürpriz oluyor!

Siz de benim gibi önceden “görülmesi gereken” yerler listenizi hazırlarsanız oldukça hızlı bir şekilde bu şehri keşfedersiniz. Eğer zamanınız kısıtlıysa ve maceranızı hemen planlamaya başlamak istiyorsanız, listenizi elinize alın ve Dublin’de ummadığınız bir çekicilik içine girmeye hazır olun. Kompakt yapısı nedeniyle Dublin’de toplu taşıma araçlarında kaybolmadan ve uzun saatler boyunca dolaşmadan bir yerden diğerine kolayca geçiş yapabilirsiniz. Gördüğüm kadarıyla Dublin’de müthiş bir trafik mevcut. O yüzden size arabayla dolaşmayı değil toplu taşıma kullanmanızı tavsiye ederim.

Otel seçimine gelince; Dublin’in tam kalbinde yer almak istiyorsanız, St. Stephen’s Green’i çevreleyen ve tarihi binalarda bulunan otelleri tercih edebilirsiniz. “Nerede kalınır” sorusunun daha detaylı cevabını vermek isterim.

Dublin bazen bir şehirden çok, her biri kendine özgü bir kişiliğe sahip köyler topluluğuna benziyor. Neyse ki bu, otel seçimi söz konusu olduğunda çok sayıda seçenek olduğu anlamına geliyor. İster şehrin sakin bir köşesinde sessiz bir butik otel, isterse de lüksün ön planda olduğu canlı bir konum isteyin, her zaman aradığınızı bulabilirsiniz.

Grafton Caddesi’ne yaklaştıkça ise her şey daha canlı; burada bulunan yan sokaklara girdiğimde barlardan taşan kalabalık gruplarla karşılaşıyorum!

Daha yerel bir hava solumak için tavsiye üzerine eski şehir surları içinde tarihi bir mahallesi olan The Liberties’e gidiyorum, burası aynı zamanda viski damıtma tesislerinin çoğuna ev sahipliği yapıyormuş. The Liberties, geleneksel barları, hafta sonu kurulan pazarları ve turistik yerleriyle muazzam bir yer! Orta Çağ’dan kalma bir Christ Church Katedrali ve Dublin Kalesi de bölgeye yakın! The Liberties’de dolaşırken, mahallenin geçmişine bir bakış atmamı sağlayacak birçok tarihi eser keşfediyorum. Cornmarket ve Lamb Alley’de köşeyi döner dönmez 12. yüzyılda inşa edilen Dublin şehir duvarının en eski kalıntılarından biriyle buluşuyorum. Kendimi kaptırıp Cook Sokağı’ndan aşağı doğru yürüyerek ayakta kalan en uzun duvarlardan birinin izini sürmenin keyfini çıkarıyorum.

Şık Ranelagh köyünde ise en iyi kahve dükkânları ve kaldırım barlarının yanı sıra şehrin bu köşesini ev olarak gören hipsterlar (yenilikçi anlamında olup eskiyi seven) arasına katılıyorum! Varlıklı bir köy banliyösü olan Ranelagh; popüler kafeler, dünya restoranları ve gastropub’ların bulunduğu aynı isimli ana caddenin etrafında yer alıyor. Kırmızı tuğlalı 19. yüzyıl evleri ve yabancı konsolosluklara ev sahipliği yapan yakındaki caddeler, her ikisi de orta bahçeli olan George Dönemi’ne ait Mount Pleasant Square ve Victoria Dönemi’ne ait Victorian Dartmouth Square’e çıkıyor. Gözünüz korkmasın, garanti ederim ki kaybolmadan gidersiniz J

Size iyi bir haberim daha var! Dublin şehrini kuzey ve güney olarak ikiye bölen ve şehrin tam merkezinden geçen Liffey Nehrinin üzerindeki sayısız köprülerden geçerken eğer rüzgâr doğru yönden esiyorsa tıpkı deniz gibi koktuğunun farkına varıyorsunuz. Bu köprülerden en meşhur olan O’Connell köprüsü (halk arasında ha’penny) üzerinden geçerek kokuyu içime çekiyorum. Hava güzel olduğu için nehir kenarında güneşlenen, kitap okuyan, kahvesini yudumlayan insanları görüyorum. Adeta bir film sahnesi gibi! Ayrıca Liffey Nehri’nde kano yapabilir, yemyeşil parklarda gezinebilir ve çevredeki 2.el dükkânlarında kitap yığınlarını karıştırarak saatler geçirebilirsiniz. O’Connell köprüsünden geçip ünlü caddesine yürüdüğünüzde İrlanda tarihinde önemli bir rol oynamış olan O’Connell ve sendika lideri James Larkin’in heykellerinin yanı sıra Dublin Kulesi de dâhil olmak üzere birçok önemli anıtı görmeniz mümkün!

Zaman geçtikçe anlıyorum ki Dublin sürekli değişen ve kıpır kıpır bir şehir. Değişik barlar, kafeler ve restoranlar sizi bir eğlence girdabının içine dâhil ediyor! Elbette gelmeden önce bu şehrin bira ve partiye düşkünlüğü ile tanınan bir şehir olduğunu okumuştum ancak Dublin’de bar ortamından çok daha fazlası var. Özellikle tarih meraklıları, mükemmel müzeleri ve turistik yerleri ile mutlu olacaklar! Tarihi yerlere geçmeden önce belirtmeliyim ki Dublin, açık havayı sevenler için gerçekten harika bir yer! Doğru adres ise; Phoenix Park! Liffey Nehri’nin kuzeyinde yer alan ve Avrupa’nın en büyük duvarlı şehir parklarından biri olan bu park güzel alageyiklerden oluşan gezici bir sürüye ev sahipliği yapıyor. Fotoğraf çekmek için ideal!

Dublin’de surlar ve kuleler arayışıyla yola çıktıysanız daha ortaçağ görünümlü bir şeyler bulmak için Dublin Kalesi’nin önünden geçmenizi tavsiye ederim. Kale ziyareti İrlanda tarihine ilgi duyan herkese hitap edecektir.

Dublin’e gelip Trinity College’ı görmeden dönmek olmaz! İrlanda’nın en prestijli ve tartışmasız en çekici üniversitesidir de. Aynı zamanda Viktorya dönemi mimarisinin en iyi örneklerine şiirsel bir övgü niteliğinde! Trinity College öğrenme, öğretme ve araştırmada lider bir kurum olarak küresel bir üne sahip olduğu için kesinlikle görmeniz gerekir! Burada esas görülmesi gereken şey ise; Kelt rahipleri tarafından Latince el yazması “Kells Kitabı” bence! İrlanda’nın en meşhur eseri kütüphaneye ait müzede sergilenmekte! Daha detaylı bilgi almak için Kells Kitabı’nın gizemiyle ilgili videolar mevcut, izlemenizi öneririm. Kells Kitabı’na baktıktan sonra Trinity College’ın asıl ihtişamının “Uzun Oda” dan geldiğini gördüm, sebebine gelince; tonozlu tavanları ve eski kitaplardan oluşan sonsuz rafları olan dev ve atmosferik kütüphane. Sadece deri ciltli kitapların büyülü kokusu için bile ziyaret etmeye değer. Eğer kütüphane ortamlarını seven biriyseniz, The Liberties’e gidip 300 senedir değişmeden ayakta duran Marsh Kütüphanesi’ni de ziyaret edin!

Diğer görülmesi gereken yerlerden biri; Christ Church Katedrali! Dublin’in koruyucu azizi Aziz Laurence O’Toole’un kalbi de burada bulunuyormuş! Christ Church’ün Hazineleri adlı bir sergiye ev sahipliği yapıyormuş. Diğer el yazmaları ve eserler arasında Magna Carta Hiberniae’nin (1216 yılına ait bir hukuk kitabı) 14. yüzyıldan kalma bir kopyası da mevcutmuş! Eğer rehber eşliğinde bir tur alırsanız kilise çanlarını çalma şansınız da varmış! Seçim sizin J Toplamda 19 çan varmış ve bu Çan Kulesi’ne ulaşmak için ortaçağdan kalma bir binada 86 taş basamağı tırmanmak ve Güney transeptindeki çatıyı da geçmeniz gerekiyormuş J Aslında oldukça iyi bir deneyim! Yine de karar sizin J

Little Museum of Dublin (Küçük Müze)’de bana göre listenizde olsun. Bu ödüllü müze Dublin’in hikâyesini anlatıyor ve güzel bir Gürcü binasında yer alan koleksiyonu kesinlikle ilginizi çekecektir. Önceden biletinizi ayırtın çünkü müzeye giriş sadece rehberli turlarla yapılıyor ve çoğu turun biletleri hızlı bir şekilde tükeniyor.

The Irish Times tarafından “Dublin’in en iyi müze deneyimi” olarak tanımlanan bu müze TripAdvisor’da İrlanda’nın bir numaralı müzesi konumunda olduğu için asla pişman olmayacaksınız!

Dublin Ulusal Müzesi de tarih severler için iyi bir adres! Hazineler ve Viking altınlarıyla dolu!

Yolun hemen üzerinde yer alan Ulusal Galeri, İrlanda’dan ve dünyanın dört bir yanından gelen eserlerin yanı sıra büyük ölçekli çağdaş eserlerle dolu!

İrlanda denilince dünyanın pek çok yerinde ilk akla gelen kültürel ikonlardan biri olan Guinness Bira Fabrikası’na muhakkak uğrayın! İrlanda biralarının St. James Gate Mahallesi’ndeki eski fabrika ve deposunda çok şey bulacaksınız!

Dublin’e gelmeden önce sokaklarda bol bol renkli kapılara rastlayacağımı okumuştum. Bu kapıların renkli olmasının nedeni ise oldukça ilginç: İngiliz kraliçesi Victoria öldüğünde yas tutmayı reddeden İrlandalılar, “kapıları siyaha boyayın” emrine tepki olarak tüm kapıları canlı renklere boyamışlar ve böylelikle Dublin’e müthiş bir görsel güzellik katan renkli kapılar ortaya çıkmış. Fotoğraf çekmek için uğrayın derim!

Şimdi Dublin’de alışveriş zamanı! Doğru adres; Grafton Caddesi! Dublin’in bu bölgesi, isteyebileceğiniz tüm cadde mağazalarına sahip! Biraz daha farklı veya butik bir şeyler arıyorsanız, çok uzaklara gitmenize gerek yok. Dublin merkezinde ara sokaklarda sizi cezbedecek çok şey bulabilirsiniz. Burası belki de seyahatlerinizde bulabileceğiniz en ucuz alışveriş yeri asla değil, bu nedenle Euro’nuzu cömertçe yanınıza aldığınızdan emin olun. J Dundrum’da yer alan Dundrum Town Centre, bölgedeki en tanınmış alışveriş merkezlerinden biri! Üst düzey lüks mağazalardan vintage hediyelik eşya dükkânlarına kadar her şeyi bulmak mümkün. Emily çikolataları, İrlanda viskileri, Newbridge silverware marka gümüş objeler, İrlanda esintisi taşıyan Aran marka triko kazaklar ve geniş ürün yelpazesi olan meşhur Avoca ürünleri şehrin en özel hediyelik eşyaları J arasindadir. Alışveriş tutkunlarını pek çok yönüyle memnun etmeyi başaran Dublin’den özellikle tüm dünyada çok sevilen likör tabanlı İrlanda viskisi Baileys’i özellikle tavsiye ederim. J

Dublin’de yiyecek ve içecek kültürüne gelince J

Temple Bar, Dublin’in belki de en çok ziyaret edilen bölgesi. Bu mahallede çoğu eski tarihi binaya ve canlı müzik yapılan ve bira içilip yemek yenebilen çok sayıda Irish Pub’a rastlıyorum. Öğrendiğim kadarıyla pek çok turist bu kültürel mahallenin üst ve alt kısımlarını belirleyen Dame Caddesi ve Liffey’in ötesine pek geçmiyor. Trinity College ve Christ Church Katedrali’nin tadını çıkaran turistler, galerileri, arşivleri ve haftalık gıda pazarıyla yakındaki Meeting House Meydanı’nın tadını çıkarmak için fazla uzaklaşmıyorlar. İrlanda ürünleri ve yiyecek kamyonlarının yer aldığı tezgâhlar her Cumartesi sabah 10 ile akşam 5 arasında meydanı ele geçiriyor anlaşılan!

İrlanda’da yemek sahnesi canlı ve çok çeşitli! Harika kafelerin ve mahalle restoranlarının yuvası olan Dublin 8’de pek çok harika yer var. İrlanda deniz ürünlerini denemeden Dublin’den ayrılmayın! Size tavsiyem Cumartesi günü Meeting House Meydanı’ndaki gıda pazarına gidin, burada yarım düzine istiridye ve bir kadeh şarabınızı alıp keyif yapın J

Konu meşhur İrlanda pub’larına geldiğinde, bir ya da iki mekândan asla mahrum kalmayın. Temple Bar’da ziyaret etmeye değer bir ya da iki yer olsa da, buradaki pubların büyük çoğunluğu, gece 11’den sonra astronomik fiyatlara ulaşıyor. Bunun yerine, Liberties ve Stoneybatter çevresinde bulacağınız eski ve düzgün barlara gidip eğlenmenize bakın!

Tavsiyem Guinness Storehouse’daki Gravity Bar. Kendi başına ilginç bir deneyim olmasının yanı sıra tepeden şehrin inanılmaz 360 derecelik nefes kesici manzarasını sunan bu cam ve çelikle kaplı ikonik mekânda 1759 yılında Arthur Guinness ile başlayan inovasyon, gelenek ve biraya duyulan derin sevginin hikâyesini hissedeceksiniz. Ve tabii ki harika bir İrlanda birası eşliğinde günün yorgunluğunu atacaksınız J

Dublin’de harika bir liman bölgesi mevcut! Burası Liffey nehrinin ağzında Dublin’in batısında kalıyor, rıhtımlarla dolu bu liman bölgesinde deniz havası alıp yürüyüş yapmak çok iyi geliyor! Liverpool limanından Dublin’e geçiş yapan feribotları izlemek ayrıca keyifli!

Yazımın sonunda belirtmeliyim ki; bu Kelt şehri diğer Avrupa şehirlerinden farklı olarak, soğuk ve kasvetli havasına rağmen sıcakkanlı insanlarıyla mutluluğu vaat edip ziyaretçilerine keyifli saatler sunuyor. Onun için ne yapın edin, yolunuzu mutlaka bir kere Dublin’e düşürün! Ben de yakın bir gelecekte tekrar gitmeyi düşünüyorum J

Renkli rotalarda yollarımızın kesişmesi dileğiyle,

Kalbinizden güneş ışığı eksik olmasın,

Maviliklerde görüşmek üzere,

Banu Demir

Editör & Seyahat Yazarı

Instagram: bluevoyage_blueroute

Share this article

Recent posts

spot_img

Popular categories

spot_img
Önceki İçerik
Sonraki İçerik

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz