Atina seyahati için hazırsanız hadi gidelim! Görülecek ve deneyimlenecek çok şeyi olan bu tarih kokan şehrin gizli mücevherlerini keşfetmek için ani bir kararla biletimi aldım. Şimdiden hepinize iyi yolculuklar!
Yunanistan’ın en önemli şehirlerinden biri olan Atina’ya ayak bastığınızda şehrin karmaşası ve gürültüsü sizi yorabilir ancak tarihi yapısı ile kültür ve sanat merkezi olma özelliği kendini size affettirebilir. Yunan tanrıçası Athena’nın isminden gelen Atina antik anıtlar, tapınaklar, harabeler ve kiliselerle dolu muazzam bir şehir! Antik Yunanistan’ı seviyorsanız bu şehir adeta bir cennet!
Gezime Akropolis’ten başlıyorum. UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindeki Akropolis’e biletimi önceden online aldığım için turnikelerde oluşmuş uzun kuyruklara girmeden bu dünyaca meşhur tapınağa adım atıyorum. Yüksek kayalıkların üzerinde bulunan bu antik kente ulaşmak öyle kolay değil. Atina şehrinin ortasındaki bu tepeye yavaş adımlarla çıkıyorum en önemli arkeolojik anıtları görmek için. Tapınaklar, antik tiyatrolar, anıtlar… Aslında Akropolis başlı başına bir yazı konusu olabilir. Buraya notumu düştüm. Yüzyıllar boyunca Akropolis birçok şeye ev sahipliği yapmış. Kralların evi, bir kale, aynı zamanda tanrıların efsanevi evi, dini bir merkez ve turistik bir cazibe merkezi! Bombardımanlara, büyük depremlere ve Vandalizm’e dayanmış olsa da, Yunanistan’ın zengin tarihinin bir hatırlatıcısı olarak hala dimdik ayakta! Yoğun turist gruplarının arasından sıyrılarak devasa sütunların arasından süzülüyorum. Tarihle bütünleşmek müthiş bir duygu, hiç acele etmeden neredeyse yarım günümü burada geçiriyorum büyük bir zevkle ve heyecanla!
Agora’ya doğru yol alıyorum şimdi. Antik Atina’nın ticaret merkezi Agora Akropolis’in kuzeyinde yer alıp “pazar yeri” anlamına geliyor. Burada bulunan tapınaklar ve anıtlar ayrıca görülmeye değer!
Atina yürüyerek keşfetmeyi tercih edenleri fazlasıyla ödüllendirecek bir şehir olduğunu ispatlıyor bana. Şehri gezerken antik Yunan tanrılarına adanan tapınak kalıntılarına ve diğer anıtlara rastlayıp bol bol fotoğraf çekiyorum. Antik kentler şehrin bir parçası haline gelmişler adeta, siz de bir süre sonra bu duruma alışıyorsunuz.
Bir sonraki adresim müzeler. Atina’da çok sayıda müze bulunmakta! Akropolis Müzesi ve Ulusal Arkeoloji Müzesi belki de en iyi bilinen müzeler. Örneğin; Ulusal Arkeoloji Müzesi, tüm ülkedeki en geniş antik Yunan sanatı koleksiyonuna sahipmiş. Vaktinizi ayırıp gezmenizi tavsiye ederim.
Artık alışveriş zamanı! Atina aynı zamanda büyük bir alışveriş caddesi de bulabileceğiniz Monastiráki Meydanı gibi çeşitli meydanlara sahip hoş bir şehir. Yani Atina şehir gezisi sırasında herkesin deneyimleyebileceği bir şeyler mutlaka var! Ermou Caddesi, hem yerel halk hem de ziyaretçiler için Atina’nın en merkezi ve popüler alışveriş noktası. Monastiraki bitpazarı turistik hatıralar ve Yunan imzasını taşıyan deri aksesuarlarla dolu! Haute Couture için Kolonaki bölgesi ve lüks Voukourestiou Caddesi ise rüyalarınızın gerçekleştiği yer! Tasarruf etmek ve vintage alışveriş için alternatif kültürün merkezi olan Exarcheia’nın sanatsal mahallesine gidin derim. Atina’da alışveriş, tüm iflah olmaz alışveriş kolikler için mutlaka yapılması gereken bir şey! Yaratıcı biblolar ve muhteşem yiyeceklerden ünlü tasarımcılara ve eşsiz butiklere kadar, Yunanistan’ın başkentinde her türlü alışveriş ihtiyacınıza bir cevap var mutlaka. Bu nedenle size önerim; kendinizi hazırlayın, rahat bir şeyler giyin ve Atina’yı ziyaret edip alışveriş deneyiminizin tadını çıkarın!
Eğer sizde benim gibi tekne ve plaj sever biriyseniz Atina Rivierası Flisvos Marina’ya muhakkak gidin! Flisvos Marina’ya tramvay veya otobüsle ya da şehir merkezinden kısa bir taksi yolculuğu ile yaklaşık 10-15 dakikada ulaşılabilir. Burası şehir merkezine yakın, çekici ve yürünebilir sahil şeridi. Tabii ki tüm yorgunluğuma rağmen gidiyorum. Gün batımında yürüyüş yaparken deniz melteminin serinliğini hissediyorum. Yaklaşık 4,5 km uzunluğundaki bu sahil şeridinde büyük bir marina, plajlar, bar ve restoranlar bulunmakta. Özellikle yaz aylarında burası, tüm klasik deniz kenarı eğlenceleri ile gezinti yapmak için çok keyifli bir rota bence. Lüks yatları seyretmek, deniz kenarında dondurma yemek, gün batımını izlemek, balıkçılarla sohbet etmek veya sadece derin düşüncelere dalarak derin maviliklere bakmak. Seçim sizin?
Ziyaretiniz yaz aylarına denk geldiyse açık hava sinema keyfi de yapabilirsiniz. Yıldızların altında gün batımı sonrası bir film keyfi yapmak isterseniz Marina Flisvos’un yanında popüler bir açık hava sineması bulunmakta.
Gün sonu yorgunluğunuzu atıp dinlenmiş olursunuz üstelik ?
Akşam yemeği için Atina’da ikamet eden bir arkadaşımla buluşup “taverna” tarzı yemek keyfi yapmak üzere yola çıkıyorum. İstikamet “Diporto” ! Atina’nın kalbinde, şehrin pazar bölgesinde yer alan Diporto’nun önünde herhangi bir tabela yok. Arkadaşımı takip ederek yeraltına açılan iki kahverengi baltalı kapıdan içeri giriyorum. Burası adeta bir sığınak! Menü yok. Tüm yemekler günlük ve taze yapılıyor. Şarap duvarlara yaslanmış büyük ahşap fıçılardan dökülüyor. Yunan salatası, fava, musakka, saganaki, feta peyniri ve souvlaki ( bir çeşit kebap) masamıza servis ediliyor. Arkadaşım yunan rakısı Uzo tercih ediyor, ben ise şaraplardan tatmak istediğim için beyaz şarap siparişi veriyorum. Tatlı olarak ise meşhur Yunan tatlısı melomakarona ile finali yapıyoruz. 129 yıllık eski usul Yunan yemekleri geleneğini sürdüren bu ilginç restorandan çok eski zamanlara ait bir yemek deneyimi yaşamış gibi hissederek ayrılıyorum.
Kalbimdesin Atina diyerek dönüş hazırlığına başlıyorum.
Akropolis’ten aldığım ilhamla;
Rüzgâr Gülü
Dört Yunan rüzgârı durmuş bekliyordu onu
Ana yönlerini bulmasına yardım etmek için
Yine de, çok bunalmıştı,
Duygularının eksikliğinden,
Pusula gülümsedi ona yükselir yükselmez
Dilekleri yerine geldi;
Şimdi ise; kaldı yine arasında
Şeytanla mavi denizin…
Kalbinizden güneş ışığı eksik olmasın,
Maviliklerde görüşmek üzere,
Banu Demir
Editör & Şair
Instagram: bluevoyage_blueroute