Son on yılda sosyal medya, günlük hayatın her noktasında vazgeçilmez bir referans haline geldi. Kıyafetlerimiz, gittiğimiz kafeler ve restoranlar, seyahatlerimizden tutun kişisel gelişim, güncel haberler ve gelişmeleri takip etmek adına sosyal medyayı günün her anında kolaylıkla kullanmaktayız. Tabii ki bu değişim sağlık alanına da çok büyük bir katkıda bulundu. Spesifik bir alanda uzmanlaşmış doktorlara ulaşabilmek, güncel tetkik ve tedavi yöntemleri hakkında bilgilenmek ve sağlıklı yaşam rehberlerine erişim oldukça pratik bir hale geldi.
Bu süreçte estetik alanındaki en büyük ve önemli kazanımlardan biri ise öncesi-sonrası fotoğraflarının paylaşılmaya başlanması oldu. Uygulanan prosedürlerin ne kadar dramatik değişimler yarattığına tanık olmak herhangi bir estetik işlem yaptırmayı düşünmeyen kişilerin bile ilgisini çekmekte. Bir plastik cerrah olarak ben de öncesi-sonrası fotoğraflara bakmaktan oldukça keyif aldığımı belirtmeliyim; ancak biraz meme estetiği alanında yapılan öncesi-sonrası paylaşımları hakkında birkaç detaya değinmek istiyorum. Belki bundan sonra fotoğrafları incelerken değişik bir bakış açısı ile değerlendirebilirsiniz.
Herhangi bir öncesi-sonrası fotoğraf karşılaştırmasında en kritik nokta, bu fotoğrafların neredeyse aynı koşullarda çekilmiş olmasıdır. Aynı koşullarda çekilmiş fotoğraf size değişimin gerçek boyutu hakkında en doğru bilgiyi verecektir. Işık oyunları, farklı kıyafet veya makyaj sonrası yapılmış çekimlerin yanıltıcı olma olasılığı daha yüksektir.
Kendi sosyal medyamda paylaştığım meme ameliyatı öncesi-sonrası fotoğrafları ile ilgili en sık gelen soru protez kullanılıp kullanılmadığı, kullanılıyorsa protezin hacmi olmakta. Bu soruları takiben protezin nereye yerleştirildiği (kas altı / kas üstü), damla mı yoksa yuvarlak mı olduğu yine en sık merak edilenler arasında yer alıyor. Bu bilgiler takipçiler için yönlendirici olmakla beraber zaman zaman da yanıltıcı olmakta. Örneğin 300 cc hacimli bir protez ile yapılan meme büyütme işleminin sonucunu beğenen biri, kendisinde de aynı protez kullanıldığı takdirde aynı sonucu alacağını düşündüğü için aynı hacimde bir protez kullanılmasında ısrarcı olabiliyor. Oysa burada protez hacminden öncesi dikkat edilmesi gereken birçok nokta var. Örnekte görünen kişinin boyu, ağırlığı, meme tabanı ölçüsü, göğüs kafesinin şekli, cilt kalınlığı ve kalitesi protez seçimini birebir etkileyen faktörlerdir. Uzun boylu ve ince bir kişi için seçtiğiniz protezi, daha kısa boylu ve farklı göğüs kafesi yapısına sahip bir kişiye yerleştirirseniz birbirinden epey farklı bir sonuç elde edersiniz. Aslında protez hacmini paylaşmayı bu yüzden seviyorum; böylece kulağa küçük gelen bir hacimle de gayet istenilen sonucun elde edilebildiğini gösterebildiğim için.
Bir diğer problem ise sonrası fotoğraflarında hastanın sütyen veya bikini ile olması. Ameliyat edilmemiş bir meme de sütyen veya herhangi bir kıyafetle çıplak halinden çok farklı algılanabilir. Mevcut asimetriler, iki meme arasındaki açıklık ve yara izleri kamufle edildiğinde hastanın kendi ameliyatından beklentileri gerçekçi olmaktan çıkabilir. Meme dikleştirme veya küçültme sonrası kıyafetli yapılan çekimler gerçek sonuç hakkında bilgi vermemektedir. Aynı şekilde memenin çıplakken ne kadar sarkık görüneceğini ön görmek kıyafetli bir çekime bakarken oldukça zordur. Diğer yandan aslında meme kıyafetle beraber değerlendirilmesi gereken bir uzuvdur. Meme ameliyatlarının esas motivasyonu dekoltesi olan bir kıyafet giyildiğinde ya da bikiniyle güzel duran bir göğüs bölgesine sahip olmaktır. Buradaki ikilemin esas kaynağı çoğu kişinin memenin hem kıyafetli hem de çıplak haliyle aynı görüneceğini düşünmesi. Dolayısıyla öncesi-sonrası fotoğraflarını incelerken bu noktalara da dikkat etmek gerekir.
Son olarak değinmek istediğim nokta ise paylaşımların operasyondan ne kadar süre sonra paylaşıldığı. Ameliyat sonrası erken dönemde özellikle ödem nedeniyle çok dik ve yukarıda duran meme görüntüsü, aylar içerisinde ödemin gerilmesi ve yer çekimi etkisi sonucu daha doğal bir pozisyona gelir. Büyük hacimli protezler kullanılan kişilerde ise daha ileri derece sarkmalar gelişebilir hatta yenilenme ihtiyacı doğabilir. Bu sebeple uzun dönem sonuçları gösteren öncesi-sonrası fotoğrafları hastayı doğru yönlendirmek açısından çok kıymetlidir.
Doktorunuzu seçmeden önce, öncesi-sonrası fotoğrafları çok yararlı olmaktadır; yine de doktorunuzla yapacağınız görüşme neticesinde isteklerinizin gerçekçiliğini ve size özel durumları değerlendirmek en doğru seçimi yapmanızı sağlayacaktır.
Dr. Işıl Akgün DEMİR
instagram: dr.isilakgundemir