Yavaş yavaş ölüyoruz,
Hepimiz.
Dünyaya ne bırakabiliyorsan,
Bırak.
At içindeki iyilikleri,
Etrafa saç.
Hiçbir şey kalmasın kalbinde,
Taşımak ağır.
Ruhumuz geçiyormuş, duydum,
Öte tarafa,
Her neresiyse.
Bırak kalsın orada,
Eğer yaşatıldıysa.
Kalp kırıklıkları geçmişte kalsın,
Hayat bir dans...
Yılın bu zamanı yine farklı bir yazı yazmak istedim. Yolculuk notlarımdan ve içime dönerek… Çünkü Nisan’ın son haftasında yeni bir yaşa daha adım attım....
Sevgili Arttmodernmiami okurları…
Sevgili Hassas Ruhlar! İşte geldim…
Ne acayip bir dönem geçiriyoruz. Olaylar, olaylar… Artık bu hız başımızı döndürüyor. Bu ay bir devam yazısı ile...
Minikti bakışların,
Küçücüktün sarıldın.
Bırakamadım ellerini,
Bırakmak istemiyorum dedin.
Seni çok seviyorum.
Gitmelisin artık,
Saat geç oldu.
Servisin geliyor az sonra,
Akşama yine sarılacağız.
Yorganın altında,
Kitap okuyacağız,
Beraber uyuyacağız,
Ve yine sabah olacak.
Uykunun mahmurluğunda,
Keşfedeceğiz kuşların...
Yalnızlık düşüyordu,
Seni bekliyordu.
Soğuk bir hava da buruk bir özlem…
Sis bürümüştü etrafı…
Gözlerinden öptüğüm adam,
Bırakıp gitmişti.
Eski bir tarla yolunda,
İz bırakan ayakkabılar gibi…
Yaraları vardı kalbimin,
Ve onun bıraktığı...
Evet suçluyum,
Bir şeyler biliyorum,
Bildiğimi itiraf edemeyecek kadar da
Cesurum.
Evet cesurum,
Benliğin benliğime öyle bir dolacak ki!
Canın acıyacak, kalbin sızlayacak
Yanacaksın.
Evet, korkuyorum yine de,
Yenemiyorsan korkunu insansın,
Ve ben hala...