Merhaba sevgili dostlar, bu 8. yazımda da, resimlerimin kaynakları hakkında konuşacağımı söylemiştim.
Kaynak deyince, bu yaşadığım, nefes aldığım, beni ben yapan topraklardan bahsedeceğim. Çünkü beslendiğim bu yerlerde, binlerce yıldır gelen medeniyetlerden alıyorum gücümü. Bilir misiniz, dünyada yaklaşık 58 medeniyetin 37 tanesi bu topraklarda, Anadolu’da, Türkiye’de. Bu kadar zenginliğin içinde de ben, kaynak sıkıntısı çekmiyorum. Nereye el atsam, nereye baksam, başımı çevirdiğimde sürekli bir şeyler buluyorum. Etrafıma, sağıma soluma bakıyorum, görüyorum ve alıyorum onları. Bu medeniyetleri tarihi açıp, bakarsanız, onları göreceksiniz orada. Çevremdeki tarihi yerler açısından, nereyi kazarsanız, fışkırırcasına medeniyetlere ait eserler, ( kale, saray, han, hamam, kilise, medrese, cami, amfi tiyatro, su kemeri, sarnıç, köprü, agoralar, çeşmeler… vs.) taşlar ve sütunlara ait formlar görürsünüz. Bu formlar sizler tarafından keşfedilip, ortaya güzel eserler çıkarmanız için, orada sizi bekliyor. Gidin, alın…
Sevgili okurlar, bu medeniyetlerin hepsini saymayacağım. Zaten, tarihte bunları açıp, okuyabilirsiniz. Ben sadece, benim için, resimlerime konu olan kaynakların genelini söyleyeceğim: Ege uygarlıkları ( Frikya, Likya, Lidya vs.), Urartular, Roma, Bizans, Büyük Selçuklular, Anadolu Selçukluları ve Osmanlı eserlerini sayabilirim. Türkiye’nin neresinde olursanız olun, bulunduğunuz yer dâhil olmak üzere, her yerden size ilham olabilecek, mutlaka bir tarihi, ören yerlerine rast gelirsiniz. Bu yüzden siz de elinize kâğıt, kalem veya fotoğraf makinenizi alın, bu yerlerin, güzelliklerin resmini yapıp veya çekip, kayıt altına alın ve başlayın bunlarla ilgili araştırmalarınıza. Desenlerini çizersiniz, renklendirip, kompozisyonlar oluşturursunuz. Ayrıca, bunlara kendi felsefenizi, dünya görüşünüzü, hayata bakış konseptinizi ve plastik fikrinizi de katarak, tamamen size ait resimler, sanat yapıtları ortaya çıkar.
Tabii, bunları fark etmek, anlamak ve öğrenmek için, belli bir birikimleri elde etmeniz gerekir ki, o güzellikleri görebilesiniz. Dolayısıyla, bol bol okumak, gözlem yapmak, meraklı olmak, sorular sormak, araştırmak zorundasınız. Ben de bunları keşfedip, araştırarak resimlerimi oluşturuyorum. Tarihi eserlerin binlerce yıl öncesinde nasıl ortaya çıkardıklarını, o mekândaki yükseklik, boş-dolu ilişkileri ve yapımında kullandıkları taşların, sütunların büyüklük, küçüklük durumlarının bu mekânda adeta uçarcasına konumlandırılmaları, işte beni çeken bu durum, resimlerimin ilham kaynağı olmakta. Bir Ayasofya’ya, Süleymaniye’ye, Selimiye’ye, Erzurum’daki Üç Kümbetlere, Sivas’ ta ki Divriği camisine, Antalya’da Aspendos’a, Perge’ ye, Datça’ da ki Knidos’a, Bodrum’da ki Halikarnas’ a, Kırşehir Cacabey camisine, Çanakkale’de ki Assos’a, Kars’taki Ani Harabelerine, Van’da ki Akdamar adasına ve Ahlat mezar taşlarını ve binlercesine gidip, görürseniz, orada birkaç saat geçirip iyi gözlem yaparsanız, inanın bana mutlaka bir şeyler bulacaksınız, nefes alıp vereceksiniz, mutlu olacaksınız, size iyi geldiğini göreceksiniz ve inanacaksınız. İşte ben de bu eserler için üç- dört ayda bir geziler yaparak, resimlerim için veriler topluyorum.
Atölyemde onlarla ilgili resimler yapmaya başlıyorum. Ama çoğu zaman buralara gitmeden önce bilgiler toplayıp, öğreniyorum, oraya gidince de bilinçli olarak, araştırıyorum. Ve alacağımı, bilerek alıyorum. Sanat Tarihini didik didik edip, oralarla ilgili kuvvetli bilgiler edinmek gerekiyor. Böylece neyi, nerede ve nasıl bulacağınızı anlıya biliyorsunuz. Gerisi, bunlardan sizin nasıl bir şeyler çıkarabileceğinize kalıyor. Bilmeden, bir şeyler için uğraşmak anlamsız hale gelebilir.
Sizin de çevrenize böyle baktığınızda, onları göreceksiniz demiyorum, görebileceksiniz diyorum. Yani söylediğim kelimede bilerek görmek var. Bu durumda sizin tarafınızdan edinilmiş bilgi de, en kıymetli bilgidir ve size özgüdür. Bu da şunu getirir, sizin değerli bir insan olarak, kendinizi sevmeniz, saygı göstermeniz demektir. Ve hayatta, sizin adınıza alınmış tatlar vardır. Gelelim, buralardaki eserlerden gereken araştırmaları yaptınız. Sonra da hemen esas resimlerinizi oluşturmaya geldi. İşte, burada da hemen olmuyor. Bunların resim içinde nasıl hareket edeceğine, nerede bulunması gerektiği, nerelere doğru akıp gideceğine karar vermeniz gerekiyor. Bazen bu karar verişleriniz, boyamaya başladığınız da başka yönlere kayabilecek derece de çeşitli maceralara yol açmaktadırlar. O zamanda aniden karar değiştirip, onun da öyle olabileceğine, karar vermeniz gerekebilir. Belki de böylesi daha güzel olabilecektir. Bu yüzden bilgi ve tecrübe birikimi, sizin resimlerinizde ve hayatınızda güzel olayların doğmasına neden olur.
Sizlerin de, yaşantınızda bilinçli hareket etmeniz, duygularınızı da bunlara katarak daha anlamlı, değerli yaşam sürdürmeniz dileğiyle…
Sevgiyle kalın…
Görüşmek üzere…
Murat Mete Ağyar
