Pazar, Kasım 24, 2024

info@arttmodernmiami.com

Avanoslu Halime

-

|

Kapadokya gezisine katılıp da çömlek atölyelerine gitmeyenimiz yoktur. Avanos’un orta yerinden akan Kızılırmak, tüflü kızıl toprağını asırlardır Avanos’ta bırakır. İşte bu kızıl toprak da çömlek sanatının doğmasına vesile olmuştur.

*Fotoğraflar Avanos Kaymakamlığının izniyle resmi sitelerinden alınmıştır.

O toprağın usta ellerde hamur gibi yoğrulup sanat eserlerine dönüşmesi yeteneğin ve emeğin ne denli önemli olduğunun en güzel resmidir. Çömlek sanatı giderek kaybolan zanaatların en kıymetlilerindendir. Hal böyle olunca gezi
boyunca en keyif aldığım mekânlardan biri de burası olmuştu. Buram buram toprak kokan atölyede sanatçı, ellerinin ustalığını çamurun yumuşaklığıyla buluşturunca ortaya çıkan eser koca bir alkışı hak ediyordu.

Tezgâhın başındaki çömlek ustası ayaklarıyla vurarak hızlandırdığı çarka toprak hamuru yapıştırdığı anlarda görsel şölen başlıyor. Bu şölen sizi çok eskilere, çömlek bilmeyene kız verilmezmiş denilen günlere alıp götürüyor.

Çarkın başındaki ustayı pür dikkat izliyorum. Önce elleriyle hamuru bastırıyor, sonra başparmaklarıyla tam merkezden kıvrak hareketlerle hamurun içini boşaltarak kâse formunu veriyor. Tüm bu işlemler, saniyeler içinde gerçekleşiyor…

Ve devamında bizlere dönüp soruyor, aranızda denemek isteyen var mı?

Birbirimize baktık. Aramızda hiç düşünmeden cevap veren tek kişi Halime’ydi.

Bu hiç düşünmeden verdiği cevapta cesaret mi ön plandaydı, “sen yapıyorsan ben de yaparım” düşüncesi mi, bilmiyorum.

Sebep ne olursa olsun tez canlılığı yüzünden başı hiç beladan kurtulmayan, dedeleri de Avanoslu olan Halime; “ben yaparım” diye fırlamıştı yerinden…

“Halimee!” dedim.

“Ne var ki?” dedi.

“Ne var ki mi?”

Atalarının topraklarına ilk defa bizimle gelen Halime’nin, zannedersiniz babası da çömlekçiydi.

“İsminiz?” dedi usta.

“Ben Halime.”

“Buyurun Halime Hanım” dedi. Geniş şalvarı giydirdi. Çark adı verilen ve ayakla döndürülen tezgâhın başına oturttu. Ne yapacağını sakince anlatıyor. Bakın böyle yapacaksınız, bir yandan ayaklarınızla çarkı çevirirken diğer yandan tabağınıza şekil vereceksiniz. Bizimki kendinden çok emin.

“Evet, evet izledim sizi” diyor.

“Yaparım, yaparım, sorun yok…”

Sonra bize döndü. “Kızlar kâse mi istersiniz yemek tabağı mı?” diye dalga geçiyor.

“Ben hemen atıldım. Sen çanağı çizdirmeden kalk da hayırlısıyla” dedim.

Elini salladı, “Bak gör, neler yapıyorum” dedi…

Gerçekten de baktık gördük.

Ne mi gördük?

*Fotoğraflar Avanos Kaymakamlığının izniyle resmi sitelerinden alınmıştır.

Elinde bir top çömlek hamuru, ayağıyla çarkı
itmeye başladı. Çark yavaş yavaş hızlanıyor. Bu
arada dişleriyle sıktığı dili de çarkı itiyor. Çark
hızlandıkça dilde saçma sapan hareketlerle
ağzından fışkırıyor. “Burası çok önemli değil,
kâseyi yapsın da” diyoruz…

El, ayak ve zihin üçgeninde zihnini kaybetti; el,
ayak ve dil üçgeniyle devam ediyor. Elindeki toprak parçası her saniye garip şekillere dönüşüyor. Kahkahaların dozu arttıkça onun da hızı artıyor.

Yanı başındaki usta uyarılar yapsa da duymuyor. O kopmuş durumda. Kâse yapacağını iddia ettiği toprak garip bir görünüm aldı. Artık ağzı, dili, gözü, burnu, bütün uzuvları kâseye yardıma geldi. Şekil her saniye tuhaflaşıyor. Kahkaha uğultuları arasında bir şeylerin ters gittiğini fark edip panikle ellerini tezgâhtan çekince garip nesne kendini sağa sola savurmaya başladı. Artık bağımsızdık. O da biz de kendi dünyalarımızdaydık. Biz kahkaha atmanın zirvesini yaşarken o küçük bir çamur parçasıyla sırat köprüsünü geçmeye çalışıyordu

Çamurun ortasından kavradı, boğazını sıktı, tepeden bütün gücüyle bastırıyor. Başparmağıyla çamurun ortasını açması gerekiyordu ama o boynunu sıkmayı tercih edip yukarıdan yumrukla bastırarak yerin dibine mi sokmaya çalışıyor ne? Ne yapsa ne kendini ne de elindeki çamuru durduramıyordu. Bu arada argoyu seven Halime’nin ağzından çıkan anlamsız kelimeler birbirini kovalıyor…

“Hööhoo”

“Hös höst höst…”

Kime diyor bunu?

Ustaya dese, adamın günahı ne?

Bize dese, biz sana çık mı dedik Halime?

Halime’yi geçtik. Bizim taraf da karmakarışıktı. Kimi yerlerde kimi gülmekten kendinden geçmiş durumda. Bir ara ustanın müdahalesini gördüm. Toprak sakinleşiyor, yavaş yavaş kâse şeklini alıyordu…Bizim Halime’ninse yüzü gözü çamurdan görünmüyor.

“Niye olmadı” diye soruyor…

“Niye mi?”

Sanat sanatçının elinde şekil aldığında güzelleşirmiş Halime. Avanos çömleklerinin bir toprak parçası olmadığına şahitlik ediyoruz. Atadan babadan, hatta genlerden gelen bu sanat; emektar Avanoslu sanatçıların ellerinde yaşam buluyor. İşte bu yüzden seninki olmadı Avanoslu Halime…

*Fotoğraflar Avanos Kaymakamlığının izniyle resmi sitelerinden alınmıştır.

Nafiye BOZKURT
Instagram: @nafiye_bozkurt_
Facebook: Nafiye Bozkurt

Share this article

Recent posts

spot_img

Popular categories

spot_img

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz