Cumartesi, Kasım 23, 2024

info@arttmodernmiami.com

Royal Ascot ve Giyim Rehberi

-

|

Royal Ascot at yarışı, tüm dünyadaki en ünlü at yarışlarından biridir. Bence bu yarış, at yarışları hakkında hiçbir şey bilmeyen birçoğumuz için o kadar da ilginç olmayabilir, ama yarışın ortamı bu hayatta en az bir kez deneyimlenmesi gereken bir şey.

Royal Ascot’a olan tutkum, şapka yapmaya başladığım dönemde başladı. Royal Ascot ve Melbourne Kupası (Avustralya’da düzenlenen dünyaca ünlü at yarışı), dünyada kadınların şapkasız katılmadığı iki büyük at yarışıdır. Müşterilerim sayesinde Melbourne Kupası’nı çok uzaklardan deneyimlemiş olsam da, Royal Ascot yarışını, resmi şapkacılarından biri olarak deneyimlemiş olmaktan ötürü çok mutluyum. Benim için gerçekleşen bir rüyaydı ve ara sıra güneşin nerede olduğunu unutan bu adaya taşınmamın nedenlerinden biriydi.

Konuya başlamadan önce size kısa bir tarih dersi ve ön bilgi geçmeyi kendime vazife bilirim, tabi ki sizleri baymadan kısaca;

Royal Ascot, her yıl Haziran ayı ortalarında Salı’dan Pazar’a kadar beş gün boyunca düzenlenen bir at yarışıdır. Başlangıç tarihi 1768 olarak kayıtlara geçmiştir. 1807 ise bugünkü sekline kavuştuğu yıldır. Şapkanın öne çıktığı “Altın Kupa Günü” aynı zamanda “Kadınlar Günü” diye de adlandırılır. 1825’te Kral George IV, “Kraliyet Alayı” geleneğini başlatan kraldır. Bu gelenek ile Royal Ascot boyunca her gün kraliyet ailesi giriş seremonisinde, milli mars eşliğinde, saat 14.00 ‘de Royal Landaus’tan at arabaları ile giriş yapar ve böylece tören baslar. Beş gün boyunca bu tören her gün tekrarlanır. (Wikipedia)

Royal Ascot ünüyle beraber ülke geneline korkunç bir ekonomik kazanç sağlar. Yerli ve yabancı ziyaretçiler, içki ve yiyecekten kiralık mobilyaya kadar her sektöre katkıda bulunur, gelir sağlar. İçerden aldığım bir duyuma göre, her yıl yarış bittikten sonraki ilk Pazartesi günü başlayan ve bir sene süren bir hazırlıktan bahsediyoruz burada.

Royal Ascot moda endüstrisi için de çok önemli bir haftadır. İşin gerçeği bambaşka bir moda gösterisi olmak gibi bir özelliğe sahip olan bir aktivitedir. Royal Enclosure, Queen Anne Enclosure, Village Enclosure ve Windsor Enclosure olmak üzere toplam dört ayrı bölümden oluşan bir yerleşimi bulunmaktadır. Royal Enclosure sadece at sahiplerine ve özel davetlilere açıkken, kalan üç bölüm geniş bilet seçenekleriyle halka açıktır. Her bölümün kendine ait kıyafet yönetmeliği ve çizgileri vardır.

Şimdi ben hepsini tek tek anlatıp sizi binlerce kıyafet kuralına boğmayacağım. Her yıl güncellenen bu kılavuzu Royal Ascot web sitesi üzerinden bulabilir ve inceleyebilirsiniz. Bu bölümler arasında en katı kurallara sahip olan Royal Enclosure’dur. Eğer olurda Royal Enclosure’a davet alırsanız; sabah takımları erkekler için olmazsa olmazdır ve gri, lacivert veya siyah olanları kabul edilir, buna silindir şapka eşlik etmek zorundadır. Hanımlar ise tek renk takım elbise veya elbise gibi resmi bir günlük kıyafet giymek zorundadır, omuzlarında 3 cm’ lik şeritler olmalı ve yanlarında bir ceket olmasının da iyi bir fikir olduğunun altı çizilir, sonuçta nerde neye ihtiyacınız olduğunu bilemezsiniz ve sonuçta kraliyet bölümündesiniz. Ancak en önemli kurallardan biri: hanımların şapkasıdır, taban çapı en az 4 inç/10 cm olan şapkadan başkası bu bölümde kabul edilmez.

Buradan sizi Royal Ascot’un şapkalarına götürmeme izin verin; kelimenin tam anlamıyla ülkedeki her şapkacı, Royal Ascot’un dört ayrı yerleşim bölümünden müşterilerine yetebilecek şapkayı önden hazırlayabileceğinden emin olur. Son dakika müşterisi çılgınlığı diye bir kavram gerçek ve bu hafta içinde mevcut bir durumdur. Şahsen benim müşterilerimin çoğuna sorduğum ilk soru; hangi bölüme gidiyorsunuz? Ve ikincisi, hangi gün gidiyorsunuz? Perşembe gününe (kadınlar günü ve altın kupa günü) gelince, oraya basit görünümlü bir şapka ile gitmelerine izin vermem söz konusu olmaz. Hayır, bunu yapmana izin vermeyeceğim ve hayır, sana ne kadara patlayacağı çok da umurumda değil… Şaka tabi ki umurumda ve buna uygun şapka çeşitlerini onun için mümkün olduğunca geniş tutmaya çalışıyoruz.

İste bu noktada Ascot rehberinde önerilen şapka tasarımcılarından biri olmak için çok çalışmak gerekiyor. İlk seçildiğim seneyi hatırlıyorum, bir şapkacı bana birazda imali bir şekilde kimin üzerinden girmeyi başardığımı sordu. Bir senemi bile daha İngiltere’de doldurmamış biri olarak kendi PR’im hariç kimseyi tanımadığım gibi bir gerçek vardı. Üstelik Royal Ascot haftasının rehber kısmı ile ilgilenen PR şirketinin ortaklarından birininse benim tasarımlarımdan pek haz etmediğini yüzüme ifade ettiği gibi bir gerçekte bakiydi. Buradan ne öğreniyoruz sizi desteklemeyenleri bile dinleyip, oradan alacağımızı alıp, bizi yıkmalarına izin vermiyor ve hedefimiz için yürümeye devam ediyoruz.

Ascot rehberine seçilme işi torpil ile olmuyor ve her yıl seçilip seçilmediğinizi bile son dakikaya kadar öğrenmiyorsunuz, burada istisna OBC’si olan kurucu üç tasarımcı hariç. Rehber harici birde şapkacılar kolektifi diye ayrı bir kitapçık yayınlanıyor. Her sene önden belirlenen bir gurup tasarımcıya resmi bir davet gidiyor ve sizden bu etkinlik için özel, sadece bir adet olacak bir şapka hazırlamanız talep ediliyor. İşte buraya seçildiğinizde Royal Ascot onaylı şapkacı olmak gibi tatlı bir özelliğe hak kazanıyorsunuz. Bu yıl da dâhil olmak üzere 2016’dan bu yana dört defa Royal Ascot stil rehberine seçilmekle beraber bir kere kapağı olmayı başaran şapkalarımın yanında, 2019’da şapkacı kolektifine de davet edilmenin gururunu yaşadım.

Bütün bunlar için sadece iyi olmak yeterli değil, buraya girmek için daimi olacağınızı göstermeniz gerekiyor. Seçimi her sene yenilenen bir stilist gurubu yapıyor. Öncesinde look-book’unuz üzerinde bir secim yapıyorlar ve sonra eğer seçtikleri şapkalardan biri veya daha fazlası o seneki vizyonlarına uyuyorsa sizde bu rehbere seçilmiş oluyorsunuz.

Her neyse bu başarılar sonrası bir kaç kez Royal Ascot’a katılma şansım oldu ve bu katılımları Royal bölümde yapmak gibi bir ayrıcalığım da oldu. Açıkçası yaşadığım ve gördüğüm en deli organizasyonlardan biri diyebilirim. Etkinliğe tabi ki de kraliyet ailesinden önce gitmek istiyorsunuz, eğer Royal bölümde katılıyorsanız yüksek ihtimalle özel bir arabayla girmeniz gerekiyor ki bu 45 dakika bir saat arası bir yol, bunun yanında her gün daimi olarak kalkan trenlerle de ulaşımı sağlayabilirsiniz. Eğer olurda bir gün Royal Ascot’a bilet alıp katılmak gibi bir arzunuz olursa; şiddetle perşembe günü katılmanızı tavsiye ediyorum.

Neyse vardınız ve kapıdan içeriye girerken etrafınız smokinli beylerle ve jilet gibi giyinmiş polislerle dolu, birde toprak olan noktalarda topukları toprağa girmesin diye yanlarındaki korumaların kollarına sarılan hanımlar. Her renk ve sitilin var olduğu, özenli ve muhteşem görünen kadınlar. Kimi son derece zarif, kimi ise çılgınlığın sınırlarını zorlayacak noktada. Eğer bir öğle yemeği rezervasyonunuz varsa restoran veya çadırlardan birine yol alıyorsunuz, yoksa da üzülmeyin son derece lüks yiyeceklerin sokak yemeği kıvamında bir sunumla var olduğu, şampanyanın su gibi aktığı bir ortamda oturma imkânınız var. Günün başındaki yüzler günün sonunda şampanyanın etkilerini net gösteriyor diyebiliriz.

Şahsen ben kumardan çok keyif alan biri değilim, ama o ortamda eninde sonunda bir iki ata siz de oynuyorsunuz. Benim seçtiğim atlar asla kazanmıyor, onu bilin. Size küçük kitapçıklar dağıtıyorlar, bunda atlar ve jokeyler hakkında detaylı bilgiler var ki doğru tahmin yapabilin, eğer bu kitapta yazanları anlayabilirseniz size saygım sonsuz. Eğer anlayamıyorsanız Ascot’un içinde size tavsiye verebilecek görevliler var. Eğer locadaysanız oraya geliyorlar veya dışarda sizin bulmanız gerekiyor… Buna rağmen kazanamıyor olmam çok acı.

Saat 14.00’te kraliyet ailesinin giriş seremonisini izlemeye çıkmanız lazım. Bu seremoni pistin öbür ucundan localara kadar devam eden bir seremoni ve bu süreçte gelişlerinin yanında büyük ekran üzerinden de kendilerini canlı olarak takip edebilme şansına sahipsiniz. Bunu yaşadıktan sonar başka bir kraliyet seremonisi görmeseniz de olur her şeyi gördüm diyebilecek kadar kapsamlı ve hiç bir şeyi kaçırmayacağınız kadar net. Onların karşılanma töreninden sonra başlayan yarışlar ile bana göre Ascot’un en güzel tarafı her açıdan insanları izlemek. Eğer bir loca balkonundaysanız, sağınıza veya solunuza baktığınızda rengârenk şapkalar ve silindir şapkalardan oluşan bir deniz görüyorsunuz. Eğer yarış pistinin yanındaki alana gider ve oradan localar bakarsanız, birbirinde şık giyinmiş son derece havalı tonlarca insanın, bağırıp zıplayarak bir at için bağırışını izlemek tarif edilemeyecek bir görsel. En azından benim için çok keyifli.

Yarışlar akşam saat 5’e kadar devam eder. İçki ve şapka görsellerinden sonra, bu kadar zarif görünen insanların aynı şekilde bu aktiviteyi sonlandırmasını bekliyorsunuz, değil mi? Tabi ki de öyle bitiriyorlar, ama saat 5’te öyle bitiriyorlar. O saatten sonra, akşama devam eden partilerin sonu genelde delicesine eğlenilmiş bir düğün sonu görüntüsünü alıyor. Ben bu partilere hiç katılmadım. Genelde saat 5’te terk etmeyi tercih ediyorum, çünkü benim için bazı şeylerin büyüsünü koruması önemli… Oradaki büyü de en saçma şapkayla bile muhteşem ve öyle kalmalı diye düşünüyorum.

Bitirmeden önce, herkese depremden etkilenenleri bir kez daha hatırlatmak ve sizleri https:// ahbap.org/ üzerinden bağış yapmaya davet etmek istiyorum.

Beni okuduğunuz için hepinize teşekkür ederim ve yakında görüşürüz…

Sevgiler…

Merve

Merve Bayindir
+44 (0 )2077247878
+44 (0) 7714781389
28 Crawford Place
W1H 5NJ 
London UK
www.mervebayindir.com

Share this article

Recent posts

spot_img

Popular categories

spot_img

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz