Feribottan inerken tatlı esen ılık rüzgâr uzun elbisemi uçuştururken, çok mutluydum.
Gözlerimin takılıp kaldığı kırmızı kiremitli çatılar ve korkuluklu sevimli küçük balkonlar, çoğunlukla indigo, koyu sarı ve terakota olmak üzere her renkte boyanmış iki ve üç katlı geleneksel taş evler arasından bana göz kırpan ilham perileri gibiydiler adeta… Romantik bir filmin ortasına girmiş gibi hissetmeye başlamıştım. Tam da o anda yüzümde doğal bir gülümseme oluştuğunu fark ettim. 🙂 Özgürlüğüne düşkün bir “yay burcu” kadını olarak adayı keşfetmek için sabırsızlanıyordum. Simi’ye her gittiğimde buna benzer duygular hissederim.
Simi kasabasına ayak bastığınızda, bir tablonun içine adım atmış gibi tepelerin yamaçlarına uzanan muhteşem manzara ile baş başa kalırsınız. Nefes kesen Simi limanını hayranlıkla izlerken fark ettiğiniz tek şey; Simi’dir. Kelimelerin veya fotoğrafların anlatabileceğinden çok daha fazlası! İlk göreceğiniz şey, zamanın ünlü
heykeltıraşı Valsamis tarafından yapılmış olan saat kulesidir, tüm ihtişamı ile sizi karşılayıp selamlar…
Simi adası “iyi ki gitmişim” diyeceğiniz tatil rotalarından biri olup küçük ama içine girdikçe ayrılmak istemeyeceğiniz yerlerdendir. Yunanistan’ın 12 adasının en küçük adalarından biri olan Simi (Sömbeki) yaz tatili rotalarının vazgeçilmezi olarak yerini her daim koruyan ve sizi sonsuz huzura davet ederken aynı zamanda görsel bir şölen sunan nadide bir seyahat durağı. Mitolojiye göre ada ismini “Nymph Syme” isimli su perisinden almış. Adaya ulaşım; Türkiye’den Bodrum ve Datça’dan kalkan feribotlar ile son derece kolay. Veya yatları olanlar içinse daha da kolay:) Denizin üzerinde bir kuğu gibi süzülüp Simi limanına yaklaşırken geleneksel köyün mükemmel bir şekilde resmedilmiş görüntüsüne girmenin büyülü hissine kapılıp işte tam da o anda gözlerinizi muhteşem manzaradan alamazsınız.
Yaz güneşinin üzerinizdeki usulca teması eşliğinde keşfetmeye doyamayacağınız bu dar taş sokaklar, gizemli kaptanların ve tüccarların evlerinin bulunduğu Simi Adası’nın en eski ticaret yolu… Bir zaman tüneline girmiş gibi hissederim ben her gittiğimde, gözümün önünde kendine has çekicilikleri ile korsan kılıklı kaptanlar ve coşkuyla mallarını satmaya çalışan tüccarlar canlanır. Bazen diyorum ki kendime: “sen o zamanlarda yaşamış olabilirsin Banu” diye… Simi’nin romantizmi beni duygu karmaşasına sürüklemeden ben anlatmaya devam edeyim:)
Ada’da görmeniz gereken en önemli yerlerden biri “Kali Strata” nın anlamı “Doğru Yol”. Liman ile Chorio’yu birleştiren 500 adet geniş taş merdivenden oluşmakta. Chorio ise Simi adasının ana şehri. Bu yol, pastel renklerle boyalı ve kiremit çatılarla kaplı iki katlı, eski, neo-klasik konaklar boyunca devam etmekte. Ayrıca bu bölgede yel değirmenleri ve adanın en eski yapılarından olan kale ve yanında Bizans dönemine ait bir kilise bulunmakta. Başımı kaldırıp bana göz kırpan yel değirmenlerini gördüğümde onlara karşı savaş açan Don Kişot’u anımsatıyor
birdenbire… Sancho ile yaptığı macera dolu yolculuğu… Cervantes’in unutamadığım sözü geliyor aklıma, “Senin içgüdün sana en doğru yolu gösteriyor.” Hayat mottom bu sanırım. 🙂
Yürümeye devam edelim: Kali Strata’da yürürken ayrıca görmeniz gereken Simi Savaş Anıtı, limanın saat kulesi tarafında, açıkta kalan büyük kaya yüzeyinin yanında ve ‘bitmeyen’ beyaz basamakların yanında yer alan Anıt… Bir taş sütunun üzerindeki bir kuş, “Barış Güvercini” de dahil olmak üzere bir dizi unsurdan oluşmakta… Hediye almayı çok seven biri olarak pek tabi benim gözüm küçük hediyelik eşyalar satan dükkanlara takılır. Tüm kadınlar gibi;) Adeta romantik filmlerden fırlamış bir Yunanlı ile göz göze gelmeniz çok olası bu alışverişlerde. Her adımınızda size ilham kaynağı olacak ve hayal gücünüzü besleyecek havadaki o tatlı koku da cabası… Yürüdükçe, bir nevi adanın merkezi sayılan Galios buraya özgü hediyelik eşya alabileceğiniz küçük dükkanlar size göz kırpar. Simi’nin simgesi olan süngerlerin yanısıra pastel renkli neo klasik evlerin biblolarından, el yapımı deri eşyalara kadar geniş bir hatıra eşya yelpazesi sizi cezbeder. Hediyeleri seçerken duyduğum sabırsızca heyecanlar beni mest ediyor yine…
Ancak sizlere tavsiyem; Kali Strata’yı görmek zaman ve çaba ister, bu yüzden daha sonra acıkıp kendinizi ödüllendirmek isterseniz Georgio & Maria’nın restoranını mutlaka ziyaret etmeniz… Yine pişman olmayacağınız adreslerden biri… Konuklarına Yunan ve Akdeniz mutfaklarını deneme imkânı sunarlarken misafirperverlikleri ile
sizi cezbederler. Güzel pişmiş balık, musakka ve Yunan salataları menülerinde mevcut. Lezzetli yemekler eşliğinde iyi bir ev şarabını tatma şansı… Kim hayır diyebilir. 🙂 Harika yemekler, yaratıcı ekip ve hızlı servisin bir araya geldiğini hayal edin, işte bu restoranın size tam olarak sağladığı şey bu… Güzel dekor ve keyifli atmosfer zihnimde yeni senaryolar üretmeye başlatmıştı çoktan…
Bu arada tabii ki meşhur Yunan peyniri Feta, Symi’ye özel çıtır karides, Papillion isimli gümüş balığı ve tabii ki adaya özel zeytinyağını denememek olmaz. 🙂 Konaklama için ziyaretlerimde kendimi evimde gibi hissettiğim Captain’s Suites oteline doğru yürürken yanımdan geçen renkli mini tren ilham oluyor yine. Simi Limanı’nda yer alan ve Nos Plajı’na sadece 300 metre mesafede yer alan otelime vardığımda Ege denizinin panoramik manzarasıyla buluşup derin mavi sulara bakakalıyorum…
Adanın liman bölgesinde denize girilmediği için turkuaz suların serinliğini hissetmek için koylarda bulunan plajlara taksi ve minibüs ile ulaşım bulunmaktadır. Görmeden dönmeyin diyebileceğim plajların yer aldığı ve merkeze sadece 5km uzaklıkta bulunan Pedi kasabası ruhunuza iyi gelecek huzurun adresi.
Gün batımında adanın sokaklarında kaybolurken yürümekten yorgun düşüp adayı turlayan mini trenlere binip renkli evlerin arasında gezintiye çıkıyorum. Tur programıma romantik bir yaz akşamında sirtaki yapıp birkaç tabak kırmayı ekleyip tatili uzatmayı düşünüyorum.
Simi adasından ilham alarak yazdığım şiirim;
Denize Serenad
Denizci Ay’ı indirdi yeryüzüne
Tesadüfen tanıştığı şair kadın için,
Çekildiler birbirlerine doğru istemsizce,
Denizci ilham verirken şair kadına,
Yazdı o da şiirler denizci için…
Maviliklerde görüşmek üzere,
Kalbinizden güneş ışığı eksik olmasın…
Banu Demir
Editör&Şair
