Dergide önceki yazılarımı okuduysanız benim etobur bir şef, israf kültürünü besleyen yüksek gastronominin elçilerinden biri olduğumu düşünebilirsiniz. Bu konuda haklısınız. Bu yüzden bu yazımda ele aldığım şeyleri ve fikirlerimi mesleki varoluşumla çelişkili bulacaksınız ama doğru olanı söylemeden de edemedim.
Son yıllar içerisinde kimi yemek trendleri vegan veya bitki bazlı beslenmeyi, atık üretimini azaltmayı ve düzenlemeyi, kırmızı etin üretimi ve tüketimini azaltmayı hedefliyor.
Bu şekillerde beslenmenin hem iç dünyamız için hem de dış dünyamız için değeri çok büyük. İç dünyamızda huzuru ve dengeyi beraberinde getirirken, global olarak politik bir akım olarak görülmelidir.
Bildiğiniz gibi Dünya kaynakları her geçen gün tükenmekte. Et üretimi için hektarlarca orman katledilmekte ve karbondioksit üretimi hem hayvancılık hem de ormanların kesilmesiyle hızlandırılmaktadır. Bu, beraberinde günümüzün, global anlamda belki de en büyük sorunu olan küresel ısınmayı getirmekte. Yani et tüketimimizi azaltmamız veya bitirmemiz Dünya’yı, daha doğrusu insanlığı kurtarmamız anlamına gelebilir. Haliyle, bu tür trendler çevremiz için önemli bir rol oynamakta. 2018 yılında kesilen ağaç sayısı 15 milyar civarında idi. Bunun tümü tabii ki et üretimi için değil. Ancak bu kıyımın önüne geçmek adına, kırmızı et tüketimini bitirmemiz gereken alışkanlıklarımız arasında ilk sıralara koyabiliriz. Bazı kırmızı et sevdalıları bunu imkânsız olarak görebilirler ancak günümüzde geliştirilmeye devam edilen ve satışı çoktan başlamış olan suni kırmızı etler mevcut. Laboratuvar ortamında üretilen bu ‘etlerin’, her geçen gün hakiki kırmızı etten, dokusal, tatsal ve görüntüsel farkı azalıyor.
Ayrıca, atık miktarımızı azaltmak, her alanda mümkün ve önemli olduğu gibi mutfakta da öyle. Şahsen mutfağımda plastik kullanımını bitirmeye çalışıyor, organik atıkları da tekrar doğaya döndürüyorum. Bunun önemini vurgulamak için gastronomi rehberler, restoranlara ödüller vermeye başladılar bile.
Tabii ki insanlığın sonunu öngöremiyorum ama küresel ısınmanın önüne geçemezsek bunun birkaç 10 yıl içerisinde olacağını söyleyebilirim. Ertelemek elimizde.
Bu sefer sizinle buzdolabınızda kalmış sebze ve otları değerlendirebileceğiniz vejetaryen bir tarif paylaşıyorum.
Hardallı Sebze Salatası
2 kişilik
5-6 adet buzdolabında önceden kalmış sebze (ben havuç ve kabak kullandım)
3 çorba kaşığı kapari
2 tutam buzdolabında önceden kalmış taze baharat (maydanoz, kişniş, fesleğen…)
2 çorba kaşığı hardal
1 diş sarımsak
1 çorba kaşığı yoğurt
Yarım çorba kaşığı mayonez
1 çorba kaşığı bal
3 çorba kaşığı sirke
Çeyrek su bardağı zeytinyağı
Tuz
Karabiber
Sebzelerinizi bir soyucu yardımıyla ince şeritler halinde dikine dilimleyin. Sarımsağı ezin.
Hardal, yoğurt, mayonez, bal, sirke, zeytinyağı, tuz ve karabiber ile karıştırın. Taze baharatları bıçak ile ince dilimleyin. Sebzeleri servis tabağına yerleştirin, üzerine bolca sos dökün. Elinizle suyunu sıktığınız kaparileri serpiştirin. Doğranmış taze baharat ile dekore edin.
Not: Salata soslarının tek başına tadına baktığınızda çok ekşi ve tuzlu olması gerekir.
Böylece büyük miktardaki sebze ve salata gibi karışımları çeşnilendirebilirler.
Alican Saygı
Instagram: @alican_saygi